"Seni özledim büyükanne!"

A -
A +

Feraye Hanım kızı Münevver'in oda kapısını çalmasıyla uzandığı yatakta gözlerini açtı. Münevver Hanım başını uzattı içeriye: - Anne, uyuyor musun? - Hayır Münevver. Öylesine uzanmıştım. - Sinan geldi. Seni görmek istiyor. Feraye Hanım hemen toparlandı, yataktan kalkıp aynanın karşısına geçti. Neredeyse seksen beş yaşlarına gelmiş olmasına rağmen hâlâ dinçti. Saçlarını taradı. Üstünü başını düzeltti. Odadan çıktı. Sinan halasıyla birlikte salondaydı. Büyükannesini görünce fırladı: - Büyükannem benim, özledim seni. - Seni kaçak seni... Döndün ha? Nasıl geçti tatil, eğlenebildin mi peki? - Hem de çok eğlendim büyükanne. Karaburun'a gittik. Çok ama çok güzel bir yer. Küçücük bir balıkçı kasabası. Denizi muhteşem. Yemyeşil. Feraye Hanım koltuklardan birine oturdu: - Sevindim senin adına oğlum. Annen baban da sevinmiştir döndüğün için. Sinan arkasına yaslandı: - Sevinmezler mi, onlar da özlemişler beni. Yutkundu. Derin bir nefes aldıktan sonra muzipçe gülümseyerek baktı büyükannesine: - Büyükanne, ben bir kıza evlenme teklif ettim. Feraye Hanım elleriyle ağzını kapattı: - Aman Allah'ım... Sahi mi Sinan? - Evet canım. Öyle hoş, öyle tatlı bir kız ki. Görsen bayılacaksın. Adı Yasemin. Doktor olacak. Tıp fakültesi beşinci sınıfta okuyor. Babasıyla yaşıyor. Feraye Hanım eğildi torununa doğru: - Peki kabul etti mi? Sinan başını iki yana salladı: - Etmedi henüz. Beni tanıması lazımmış. Benden hoşlanıyor ama. Bana karşı boş değil. Büyükanne, görsen öyle mutluyum ki. Şu askerlik işimi ayarlayayım, bir kez daha gideceğim oraya. Bir kere daha göreceğim onu. Göreceksin bak, beni tanıyacak ve kabul edecek sonunda teklifimi. Çok mutlu olacağıma inanıyorum. Yaşlı kadın gözlerini kıstı: - Peki annen baban ne dedi bu işe? - Babamı bilirsin, biraz şüpheci yaklaştı. Araştıralım falan dedi önce sonra da sen beğendiysen mesele yok dedi. Annem pek yorum yapmadı. Bugün onu biraz dalgın gördüm. Feraye Hanım gülümsedi sevgiyle. Sinan'ı mutlu görmek onu da mutlu ediyordu. *** Burhan Bey çalışma masasının üzerindeki dağınıklıkları toparladı. Dosyaları kaldırdı, kağıtları intizamlı bir şekilde sümenin altına yerleştirdi. Dahili telefonu çevirip sekreterini çağırdı: - Hülya Hanım gelebilir misiniz! Çok geçmeden uzun boylu bir kız girdi içeriye: - Buyurun efendim. - Bizim İzmir büromuzdaki Necdet Beyle bir irtibat kurun lütfen. Kendisiyle bir konu hakkında görüşmek istiyorum. Arayıp bana bağlayın. Genç kız dışarı çıktıktan sonra ayaklarını uzatıp iyice yaslandı deri, döner koltuğuna Burhan Bey. Son zamanlarda işi iyice büyütmüştü. Türkiye'nin birkaç bölgesinde ofisler açmıştı. İhracatı genişlemiş, piyasada çok hatırlı bir iş sahibi olmuştu. Zaten var olan fabrika neredeyse üç misli büyümüştü. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.