Murat o gün akşama kadar sokaklarda dolaşıp iş aradı. Hiç kimse iş vermeye yanaşmıyordu. Bu kötü haberi karısına verdiği zaman nasıl bir tepki vereceğini bilemiyor, her türlü kırgınlığına rağmen onu üzmek istemiyordu. Sonunda dolaşmaktan yorulup eve gitmeye karar verdi. Samatya meydanından geçerken birisinin seslendiğini duydu. Dönüp bakınca ev sahibi Ali Beyi gördü. Kirasını ödemişti. O yüzden rahat bir şekilde adamın yanına gitti: - Ali Bey amca nasılsın? - İyiyim, iyiyim... Sana diyeceklerim var... Evi boşaltmanı istiyorum. Bir akrabam gelecek. Orada oturacak. Bir hafta içinde boşalt evi... Murat şaşkın bir tavırla bakıp kalmıştı. - Ama Ali Bey amca, orada bir aile oturamaz, biliyorsun bir göz oda... Nasıl yani... Ali Bey elini kaldırdı: - Ev bana lazım, bu kadar... Dönüp arkasını yürüdü. Murat olduğu yerde kalakalmıştı. Yanına yaklaşan kahve sahibini fark etmedi. Kahve sahibi Mustafa, Murat'ı buraya taşındığı zamandan beri tanırdı. Ellerini önlüğüne silerek yanında durdu Murat'ın ve uzaklaşan Ali Beyin arkasından baktı: - Oğlum, senin bayağı dişli bir düşmanın var. Biliyorsun bu adamın paraya nasıl düşkün olduğunu. Bugün kelli felli bir adam geldi bunun yanına. Bir şeyler konuşup fırladılar gittiler. Sonra ağzından lafı aldım dönüşünde. Adam çok büyük para teklif etmiş seni evden çıkartması için. Kimin nesidir bilmiyorum ama aile meselesi demiş. Murat her şeyi anlamıştı. Şükrü Karahan asla peşini bırakmayacak, kendisine hayat hakkı tanımayacaktı. Üzgün bir tavırla döndü: - Sağ ol Mustafa Ağabey, ne yapalım, herkes yaptığından sorumlu... Eden kendine eder!.. Bundan sonra ne olacağını düşünemiyordu. Ağır adımlarla yürüdü yol boyunca. Eve geldiği zaman Betül'ün arabası yoktu kapının önünde. İçeriye girdi ve etrafına bakındı. Darmadağınıktı ortalık. Biraz etrafı toparladı. Mutfak olarak kullandığı bölmeye girdi. Bir lokma ekmek bile yoktu. Bitkin bir şekilde dönüp kanepeye attı kendini. Çok geçmeden bir motor sesi duyuldu. Betül gelmişti. Genç kadın eli kolu dolu paketlerle girdi içeriye: - Yiyecek bir şeyler aldım. Kebap yaptırdım. Karnım acıktı da.... Sen neden erken geldin? Murat başını kaldırdı ve donuk bir sesle: - İşten ayrıldım diye mırıldandı. Betül umursamaz bir tavırla omuz silkti: - Aman iyi olmuş, zaten gece yarılarına kadar koşturuyordun, hiç gerekli değildi... Murat hayretle baktı karısına. Nasıl bu kadar kısa vadeli düşünebiliyordu, şaşırdı. Ekledi biraz daha yüksek bir sesle: - Ev sahibi de evden çıkartıyor, bir hafta içinde boşaltın dedi. Betül sevinçle ellerini çırptı. Zaten oldum olası burada yaşamak istemiyordu. > DEVAMI YARIN