Serdar maalesef kan kanseriydi... -14-

A -
A +

Nevin hanım hayal kırıklığına uğramış bir halde tepsiyi geri aldı. Kapıdan çıkarken geri döndü: - Uyumak ister misin biraz? İstersen küçük televizyonu getireyim sana, belki seyredersin? Serdar memnuniyetle başını salladı: - İyi olur ya anam, kitap okuyamıyorum, bari televizyon izleyeyim. Sonra da muzip bir gülüşle ekledi: - Biraz beylik yaşayayım şurada, pek rahat oluyormuş doğrusu.... *** Sekreter Aslı, doktor Kemal beyi görünce ayağa kalkarak gülümsedi: - Hoş geldiniz doktor bey, Ferit bey içeride, haber vereyim geldiğinizi... Doktor Kemal kafası allak bullak bir halde başını sallamakla yetindi. Aslı onun halindeki tuhaflığı farketmişti. Endişe ve merakla gezdirdi gözlerini yaşlı adamın yüzünde. Dayanamadı, gözlerini kısarak sordu: - İyi misiniz Kemal bey, çok kötü görünüyorsunuz! Kafasını iki yana sallayarak mırıldandı adam: - Sen haber ver kızım Ferit'e... İyiyim ben, iyiyim... Genç kız bu cevaptan tatmin olmamıştı ama üstelemedi. Tatsız bir şeyler olduğu muhakkaktı. Hafifçe tıklattı Ferit beyin kapısını. Sonra beklemeden usulca süzüldü içeriye: - Doktor Kemal bey geldi efendim. Ferit bey ok gibi fırladı yerinden bu ismi duyunca. Sekreterine aldırmadan kapıya atıldı: - Kemal gelsene içeri yahu, ne duruyorsun orada, ben de şimdi telefon edecektim sana, hayırdır, neden sen geldin, buraya kadar zahmet ettin? Kemal bey gülümsemeye çalıştı. Kendini zorluyordu: - Bu tarafta işim vardı Ferit, geçerken bırakayım dedim. - Gel içeriye, bir kahvemizi iç, bak Aslı çok güzel kahve yapar. Sekreterine döndü: - Haydi kızım, bize iki orta şekerli kahve yapıver. Genç kız "başüstüne efendim" diyerek uzaklaştı. Kemal bey tedirgin bir şekilde maroken koltuklardan birine oturdu. Ferit bey masasına geçti: - Çıktı mı sonuçlar Kemal, neymiş bizim oğlanın derdi? Yaşlı doktor nereden ve nasıl başlayacağını bilemeden şaşkın bir şekilde etrafına bakıyordu. Eğer ağzını açarsa ağlayacağından korkuyordu. Ferit bey bir daha sordu, bu sefer ses tonundan endişesi hissediliyordu: - Kemal, neymiş sıkıntısı Serdar'ın? Bir şey buldun mu? Artık kaçışının olmadığını idrak eden doktor Kemal başını kaldırı iri kahverengi gözlerini arkadaşının yüzüne dikti. Birkaç kere yutkundu, derin bir nefes aldı. Sanki güç toplamak ister gibiydi. Sonunda tane tane konuşmaya başladı, ses tonundan yaşadığı kaos belliydi: - Ferit, bak oğlum, sen de ben de doktoruz. Bu işin bilincindeyiz, şimdi pek hoş bir haber vermeyeceğim sana. Ama dediğim gibi bizler bilinçli insanlarız, nasıl yapılacağını, ne yapılacağını biliriz. Ferit beyin yüzü hafiften sararmıştı. Sabırla bekliyordu arkadaşının cümlelerinin sonunu. - Şimdi Ferit, ben de, en güvendiğim asistanım Sevil hanım da bir hata yapıyor muyuz diye ikişer kere kontrol ettik tahlilleri, ama sonuç hep aynı çıktı. Bu sırada Aslı kahveleri getirmişti. Kemal bey hiç olmazsa birkaç saniye daha kazandığını düşünerek memnun olmuştu onun içeriye girmesinden. Kahve fincanını aldı, sekreter kızın çıkmasını bekledi, sonra kaldığı yerden devam etti: - Ferit, Serdar maalesef kan kanseri... Çok üzgünüm dostum, ama sonuç bu... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.