Sermet'in cebi para doluydu!

A -
A +

Sermet o gün akşama kadar Turgut'la birlikte sokaklarda dolaştı. Ellerindeki uyuşturucu hapları günahsız, saf, zayıf kişilikli gençlere pazarlamanın çeşitli yöntemlerini öğrendi. Öğlene doğru bir arada görmeyi hayal bile edemeyeceği kadar para doluydu cebi. Uyuşturucu kullananların çevresinde tanıdık bir sima olma yolunda ilk adımları atmıştı. Bütün müşteriler Turgut'u tanıyordu. Bulundukları yerde sessizce yanlarına yaklaşıp çevrelerine dikkatle baktıktan sonra ellerindeki parayı kimseye göstermeden uzatıp hapları aldıktan sonra hızla uzaklaşıyorlardı. Turgut her seferinde gelen müşterilerine usulca: - Bundan sonra bu arkadaş size mal getirecek. Yine her zamanki gibi burada olacak. Ben olmadığım zaman onunla irtibat kuracaksınız, diyerek Sermet'i tanıtıyordu. Gelenler dikkatle ve korku dolu gözlerle Sermet'e kaçamak bir bakış fırlatıyorlar, ardından kafalarını sallayarak malı alıp gidiyorlardı... Neden sonra bir kahveye girdiler. Turgut iki çay söyledi: - Gördüğün gibi işin yolunu bulursan fazla bir zorluğu yok. Yalnız dikkat et, etrafta siviller olabilir. Takibe alırlar seni. Bunları ayırt etmesini bileceksin. Müşteriler belirli kişilerdir. Tanımadığın, senin müşterin olmayan insanlara bir şey verme. Olan bize yeter. Israr eden olursa uzaklaşmaya, başından savmaya bak. Sermet anlatılanları dikkatle dinliyordu. Bu işteki heyecan ilgisini çekmiş, tuhaf bir zevk almaya başlamıştı. Turgut çayını bitirdikten sonra cebinden bir zarf çıkarttı. - Al, bunun içinde mal var. İyi bir zula bul kendine. Orada sakla. Yarın yine aynı yerlerde boy gösterirsin. Beni bulmak istersen ben Ataköy taraflarındayım. Oradaki okullardan birinin önünde mutlaka beni bulursun. Yarın işten sonra seninle buluşalım. Ben buraya gelirim. Seni takıldığımız kafelere, barlara götürürüm. Mekanları iyi bilmen lazım. Şimdi git dinlen. Sermet acele ediyordu. Turgut hoşça kal, diyerek kalktı masadan. Cebinden para çıkartıp masaya bıraktı: - Yarın görüşürüz. Sermet gülümsedi. Turgut uzaklaştıktan sonra hemen verdiği zarfı çıkarttı. İçinde bir avuçtan fazla hap vardı. Bir tanesini alıp dilinin altına koydu. Kalan bir yudumluk çayını da üzerine içti. Birkaç dakika sonra gerginliği yok olmuş, bütün hücreleri gevşemişti. Biraz daha oturup kalktı yerinden. Olanlardan memnun görünüyordu. Cebi para doluydu. Öğrendiğine göre her gün işini bitirdikten sonra hesap yapılacak, kazanılan para patrona verilecek ve kendi komisyonunu alacaktı. Bugün payını Turgut'tan almıştı. Caddeye çıkıp yürümeye başladı. Bir büfeye uğrayıp beş kutu bira aldı. Çarşının içinden geçerken alışveriş yaptı. Elindeki paketlerde çerez, meyve ve sigara vardı. Eve geldiği zaman hava kararmıştı. Kapıyı tekmeleyerek çaldı. Az sonra Azize belirdi kapıda. Korkuyla baktı babasına. Sermet bir şey söylemeden girdi içeriye. - Anneniz nerede? - Mutfakta, yemek yapıyor. Tok sesiyle bağırdı: - Kız, Kadriye, al şunları!.. Çerezleri bir tabağa koy, getir. Kadriye paketlere bakıp biraları görünce içini çekti. Bir şey demeden mutfağa döndü. Sermet oturma odasına girip bir sigara yaktı. Bir kutu bira açıp başını pencereye doğru çevirdi. Hayatından memnundu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.