Sessizliği bozan Hakan oldu!..

A -
A +

Hakan, Dilek'in arkasından ona yetişebilmek için hızlı adımlarla yürüyordu. Arabanın park edildiği yere geldikleri zaman hemen genç kızın önüne geçerek kapıyı açtı. Binmesine yardımcı oldu. Ardından diğer tarafa dolaşarak kendi de bindi. Dilek kaşları çatık bir şekilde çalıştırdı motoru. Araba sarsılarak hareketlendi, ileri doğru fırladı. Genç kız gözlerini yoldan ayırmadan kullanıyordu arabayı. Sonunda sessizliği bozan Hakan oldu: - Hayatım, biliyorum kızdın bana geç kaldığım için ama yapacak bir şeyim yoktu inan ki... Son dakikada bir sürü şey çıkıyor, bırakıp gidemiyorsun. Ayrıca randevumuzdan altı dakika sonra geldim. Bu kadar büyütme ne olur! Bağışla beni... Dilek dudaklarını ısırdı. Sinirli olduğu asabi tavırlarından belliydi: - Ben istemem böyle şey. Saat kaçta dediysen o saatte orada olmalısın. Bu ne biçim şey canım, hep ben bekliyorum seni. Dünya tersine mi döndü ne? Hakan alttan almaya gayret ediyordu: - Haklısın canım, çok haklısın. Bundan sonra zamanı daha iyi ayarlayacağım inan bana bir tanem. Sonra eğilip genç kızın yüzüne baktı: - Haydi gül bakayım, gül ne olur... Genç kız hafifçe gülümseyerek geçiştirdi bu ısrarı. Yollar oldukça kalabalıktı. Dilek becerikli şoförlüğüyle ara sokaklara girdi. On dakika sonra yoğun trafikten kurtulmuşlardı. Hakan arkasına yaslandı: - Annem ve babam seni çok merak ediyor. Dilek umursamaz bir tavırla omuz silkti: - Ne var merak edecek? Beğenmezlerse almayacak mısın beni yoksa? Hakan yutkundu: - Yok canım, olur mu öyle şey? Benim seninle olmamı kimse engelleyemez... Hem neden beğenmeyeceklermiş ki! Dudak büktü Dilek: - Ne bileyim, olur ya, beğenmeyebilirler. Çok da önemli değil benim için beğenip beğenmemeleri doğrusu... Hakan şaşırmıştı. Garip bir tedirginlik duydu. Sanki anne ve babası olumsuz bir tutum içine girerlerse Dilek'i kaybedecekmiş hissine kapıldı. Şiddetle itiraz etti: - Asla böyle bir şeye izin vermem. Genç kız duyduğu cevaptan memnun olmuş bir şekilde gülümsedi: - Beni tercih edersin değil mi? Hakan atıldı korkuyla: - Tabii ki... Benim senden başka bir düşüncem yok. Hakan'ın oturduğu eve gelmişlerdi. Arabayı park ettiler. El ele tutuşarak kapıya doğru ilerlediler. Dilek üç katlı beton yapıya baktı küçümser bir ifade ile dudak bükerek: - Burası mı? Hakan bir eziklik hissetti içinde yutkundu, başını sallamakla yetindi... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.