Sevgi dolu bakışlarla birbirlerini süzüyorlardı

A -
A +

Zeynep ve Ozan karların üzerinde koşuyorlardı. Zeynep'in heyecan ve mutluluk dolu kahkahaları sivri tepelerin arasında yankılanarak geri dönüyor, güneş de sanki onların mutluluğuna ortak olmak istermişçesine alabildiğine parlıyordu. Sabah bir saat kadar yoğun bir şekilde kar yağmıştı. Daha sonra güneş yüzünü göstermiş karların her zerresini pırlanta gibi parlatmaya başlamıştı. Muhteşem bir beyazlık sanki sonsuza kadar uzanıyormuş hissini veriyordu insana. İki genç hayatlarının belki de en mutlu saatlerini yaşıyorlardı. Göz göze geldikleri zaman yüreklerindeki heyecan yüzlerine vuruyor, sevgi dolu bakışlarla birbirlerini süzüyorlardı. Zeynep duygularının böylesine yoğun olduğunu bugüne kadar kendisinin bile fark edememiş olmasına hayret ediyor, içi içine sığmıyordu. Ozan ise sevgisinin sorumluluğunu yüklenmiş bir ciddiyetle yaklaşıyordu genç kıza. - Gel şu tarafa gidelim, bak kayak yapıyorlar... - Biz de yapalım Ozan lütfen... Ozan omuzlarını kaldırdı: - Yanında sakat, bir bacağı, bir kolu kırık bir adamla dönmek istiyorsan yapalım... Ben hayatımda kızak bile kaymadım ki... Sanıyorum bu sopaları ayağıma geçirdiğim anda kendimi yerde bulurum. Zeynep neşe dolu kahkahalar arasında cevap vermeye çalışıyordu: - Lütfen ama... Ben yaparım. Çocukken babam getirmişti bir kere, hatırlıyorum o zaman kaymıştım. Bir kere de İsviçre'de kaymıştım ama kaymaktan sayılmazdı. Kayak öğretmeninin arkasına yapışık feryat, figan bir halde ilerlediğimi hatırlıyorum. Sonra da kendimi yerde buldum. Ama deneyelim ne olur... Ozan sevdiği genç kızı kırmak istemediği için çaresiz kabul etti. Kayak merkezine yürüdüler karların içinden. Kayaklar kiralanıyordu. Ozan durakladı. Cebindeki paranın buna yeteceğini sanmıyordu. Çaresizce etrafına baktı. Gerçekten asılı olan tabelada bir saatlik kiralama bedeli yazılıydı ve bu miktar cebindeki paradan daha fazlaydı. Zeynep onun tavırlarından meseleyi hemen anlamıştı. Hiç bozuntuya vermeden atıldı: - Ay, vazgeçtim... Hayatta binmem. Baksana şunlara benden büyükler neredeyse. Bunları ayağıma hayatta geçirmem. Haydi gidelim... Ozan rahat bir nefes almıştı. Yine otele doğru yürümeye başladılar. - Kahve içelim Ozan. Ama ben ısmarlayacağım bu sefer. Ozan kaşlarını çattı. Zeynep: - Hiç yüzünü buruşturma. Bir şeyler yersek herkes kendi parasını ödeyecek. Biliyorsun Aylin de yanımıza geliyor, ister istemez onun parasını da ödemek zorunda kalıyorsun. Ne gerek var? Benim için para harcayacak çok zamanın olacak beyefendi... Ben o kadar ucuz değilimdir.... Hah, hah, hah... Sonra ciddileşerek devam etti: - Alman usulü yapacağız her şeyi. Sen de talebesin, ben de talebeyim. İkimiz de harçlık alıyoruz. Mantıklı hareket etmek zorundayız. Benim ailemin durumu iyi olabilir ama benim de belirli bir harçlığım vardır ve babam onun dışında zırnık vermez. İdaremi öğrenmeliymişim... Ozan sevgiyle gülümsedi genç kıza ve kulağına fısıldadı: - Seni çok seviyorum güzel kız... Çok seviyorum... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.