Şevket Bey âdeta inledi!

A -
A +

Kapıda duran şık giyimli, saçları kısa kesilmiş, son derece bakımlı, ortadan biraz uzun boylu, siyah güneş gözlükleri takmış kadını gören Şevket Bey şaşırmıştı. Sevimli bir gülümsemeyle: - Buyurun kızım, birini mi aradınız? Diye sordu. Sevim Hanım da şaşırmıştı. Karşısında bu yaşta ve son derece güler yüzlü ihtiyar bir adam görmeyi beklemiyordu. Bir anda kendini toparladı: - Affedersiniz, Payidar Tuncer'in evi mi? Şevket Bey kenara çekildi: - Evet kızım, ben babasıyım, sen Payidar'ın arkadaşısın herhalde, kusura bakma, bizde de taşınma telaşı var... Buyur geç içeri, elbet seni oturtacak bir yerimiz bulunur... Sevim dudaklarını ısırdı ve içeriye doğru bir adım atmışken vazgeçti: - Girmeyeyim amca, telaşınız var... Şevket Bey ısrar etti: - Yok kızım buyur, hem biz de biraz soluklanmış oluruz, geç, buyur... Sevim kırmadı yaşlı adamı. Kutuların üzerinden atlayarak oturma odasına girdi. Boşta bulunan sandalyelerden birine oturdu. Az sonra Şefika Hanım da gelmişti yanlarına. Hal hatır sorma faslından sonra Şevket Bey merakla sordu: - Ne için aramıştınız kızım Payidar'ı? İş için mi yoksa, o da bütün gün iş aramakla meşgul. Yüzünü bile göremiyoruz çocuğun. Devir kötüleşti kızım, ekmek parası aslanın ağzında... Sevim yutkundu. Sinirlenmiş, öfkelenmişti. Hem kocasına hem de Payidar'aydı öfkesi. Bu zavallı insanlara acıdı. Ne diyeceğini bilemedi cevap olarak, kekeledi: - Ben... yok iş için değil, konuşmak için gelmiştim... Şey için... Şefika Hanımın gözleri kısıldı, göz bebekleri küçüldü bir anda. Yüzünün hatları gerilmişti: - Söyle kızım, doğruyu söyle... Ben anneyim, bir şeyler olduğunu biliyorum epey zamandır... Gerçekten de inanılmaz bir içgüdüyle Payidar'ın söylediği hiçbir şeyin doğru olmadığını düşünüyordu uzun zamandır. Bir şeyler döndüğünü sezinliyor ama sormaya cesaret edemiyordu. Şevket Bey şaşırmıştı: - Ne diyorsun sen Şefika? Neler oluyor? Sevim derin bir nefes aldı: - Belki iyi yapıyorum, belki kötü yapıyorum bilmiyorum ama söylemek zorundayım, sizin için çok sevimli şeyler değil anlatacaklarım ama ben de kendime ait şeylere sahip çıkmak yuvamı kurtarmak zorundayım. Durakladı sonra yeniden devam etti iki yaşlının gözlerinin içine bakarak: - Kızınızın kocamla ilişkisi var. Benim üç çocuğum var, yuvamın yıkılmasını istemiyorum. Ama maalesef kızınız... Kocam bana itiraf etti, kızınıza da yazık. Eminim ki o da kandırıldı. Ama o insan benim çocuklarımın babası ve yirmi senelik eşim. Şevket Bey ayakta duramayacağını anlayarak duvara tutundu. Duyduklarına inanamıyordu. Şefika Hanım gözlerini kapattı. Ağlamaklıydı. Kalbinin sıkıştığını hissediyor, nefes almakta zorluk çekiyordu. Şevket Bey âdeta inledi... Eğer duvara tutunmasa yere düşeceği kesindi... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.