Dürüye sabah Şevval'in kahvaltısını hazırlayıp tepsiye koydu. Bir gün önce Haydar Beyle konuştuktan sonra genç kadının iyice durgunlaştığını fark etmişti. Bütün gün çeşitli bahaneler ileri sürerek odasına gittiğinde onu dalgın, düşünceli görmüştü. Haydar Beyle konuşmaları bir saatten fazla sürmüştü. Ama bu konuşma hakkında Şevval hiçbir şey söylememişti... Tepsiyi alıp merdivenlere yöneldi. Perihan Hanım kalkmadan genç kadını doyurması gerektiğini düşünüyordu. Şevval'in odasının önüne gelince ayağıyla kapıya iki kere vurdu ve kolunun yardımıyla tokmağı çevirdi. Kapı ardına kadar açıldı ama içerideki manzara bir anda emektar hizmetçiyi şaşkına çevirdi. Yatak hiç bozulmamıştı ve Şevval yoktu. Afallamıştı Dürüye. Tepsiyi masanın üzerine koyup banyoya baktı. Sanki bu odada hiç yaşanmamış gibiydi. Telaşla elbise dolabına yürüdü, içi bomboştu. Şevval gitmişti. Ne yapacağını bilemedi. Hızla dışarı çıktı. Perihan Hanımı uyandırmaktansa Haydar Beye ulaşmayı tercih etti ve hemen telefonu aldı eline. Az sonra yaşlı adam karşısındaydı: - Haydar Bey, Şevval gitmiş. Odasında yok, elbiseleri de yok, kitapları da... Yaşlı adamın tok sesi duyuldu ahizenin öteki ucundan: - Nasıl yani? Yok mu evde? - Yok Beyim, kahvaltısını götüreyim dedim, oda bomboş! Kız gitmiş... - Geliyorum Dürüye. Sakin ol! Yarım saat sonra Haydar Bey gelmişti. Kendi gözüyle görürse farklı bir şey görecekmiş gibi düşünerek Şevval'in odasına çıktı. Dürüye'nin söyledikleri doğruydu. Gitmişti Şevval. Yüzünü buruşturdu: - Belki de böylesi en iyisi oldu Dürüye... Emektar hizmetçi ağlamaklı bir sesle haykırdı: - Ne yapar Beyim? Nereye gider, nasıl yaşar? Karnında bebeği ile... Vah yavrucak! Haydar Bey omuzlarını kaldırdı: - Bilemem Dürüye... Onların hızlı gürültülü konuşmaları Perihan Hanımı uyandırmıştı. Uykulu gözlerle kapının önünde belirdi: - Neler oluyor böyle? Dürüye atmaca gibi atıldı: - Şevval gitmiş hanımım. Eşyalarını toplayıp gitmiş. Perihan Hanımın yüzü birden aydınlandı. Gülümsedi keyifli bir şekilde: - Oh! Kurtulduk desene... Artık tahammül sınırlarımı aşmıştı çünkü. Düşsün yakamızdan, ne yaparsa yapsın... Tamer'ciğim çok sevinecek bu habere... Dürüye dolu dolu olan gözlerini göstermemek için başını yana çevirdi. İçi sızlıyordu. > DEVAMI YARIN