O gece çok geç vakit geldi evine Nejat. Daha tam yerleşmiş sayılmazdı evine ama yine de düzene girmişti birçok şey. Her gün sabah bir kadın geliyor, evin işlerini yapıyor, yemek hazırlıyor ve gidiyordu. İrfan Beyin karısı Selma Hanım bulmuştu bu yardımcıyı. Aydınlı bir kadındı. Bir oğlu vardı ve üniversitede okutuyordu çocuğunu. Nejat bunu duyunca hemen çocuğun bütün masraflarını üzerine almıştı. Artık çok parası vardı genç adamın. Biraz kilo almıştı ama hâlâ çok yakışıklıydı. Sadece şakakları kırlaşmıştı. Yüzündeki çizgiler daha keskinleşmiş, bakışları sertleşmişti. Ceketini koltuklardan birinin üzerine attı ve bir bardak soğuk su doldurdu kendisine. Salonu genişti ve açık bir mutfak vardı. Mutfakla salonu ayıran bankonun üzeri özel bir mermerle kaplıydı. Evin ışıklandırması gizliydi ve gözleri rahat ettirmesi için farklı bir yöntemle döşenmişti. Salonda modern bir kanepe bir koltuk ve uzun bir sehpa vardı. Koltuğun tam karşısında bir plazma televizyon duruyordu. Balkondan boğaz manzarası görünüyordu. İçeride de iki oda daha vardı. Nejat bu odalardan birini yatak odası diğerini de çalışma odası yapmıştı. Evi beğenip kiralamak isteyince İrfan Bey şiddetle itiraz etmiş ve satın almasını söylemişti. Gereken parayı holdingin muhasebesinden tahsil edebilmesi için hemen talimat vermişti. Böylece Nejat hiç aklında yokken bir anda ev sahibi oluvermişti. Suyunu içtikten sonra koltuğa oturup ayaklarını sehpanın üzerine uzattı. Gözlerini kapattı. Özlem'le karşılaşmasını düşündü. Dilinin ucuna kadar geldiği halde, yüreğinden bir ses sürekli "haydi sor, sor!" diye bağırdığı halde soramamıştı. "Bahar nasıl?" diyememişti. İçindeki feryadı bastıran gururu engel olmuştu buna. Dudaklarını ısırdı: - Her şeye hazırlıklı olmam lazım. Bir gün elbet bir yerde karşıma çıkacaksın! İşte o zaman ben yaşadığım ıstırabı yüzüne haykırma fırsatı bulacak ve nefretimi kusacağım. Beni nasıl kandırdığını, benimle nasıl oynadığını, sonra eski bir çuval gibi fırlatıp bir kenara attığını, hem de sana en çok ihtiyacım olduğu bir dönemde nasıl terk ettiğini, bunun bende açtığı o onulmaz yaraları bağıracağım suratına. Benim için hiçbir şey ifade etmiyorsun artık. Sana da seni tanıdığım güne de kızıyorum yıllardır. Sinirden elleri titriyordu. Yarım saat kadar olduğu yerde gözleri kapalı bir şekilde oturdu. Neden sonra yavaşça kalktı ve yatak odasına gitti. Pijamalarını giyip uzandı yatağına. Yorgundu. Ama uzun süre uyuyamadı. Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerini açtığı zaman hem uykusuzluktan, hem yorgunluktan, hem de sinir bozukluğundan kendisini bitkin hissediyordu. Bir duş yapıp giyindi. Tam kapıdan çıkmak üzereyken yardımcı kadın Pembe geldi: - Günaydın Pembe Hanım, nasılsın? - Sağ olasın beyim, yuvarlanıp gidiyorum işte. Özel bir isteğiniz var mı akşam için? Nejat başını iki yana salladı: - Yok Pembe Hanım, elinin lezzeti bütün yemekleri güzel yapıyor, ne istersen onu yap! > DEVAMI YARIN