Uğur İstanbul'un en lüks restoranlarının birinde yer ayırtmıştı. İki kız kardeş hayatlarında ilk defa gördükleri bu lüks ve şatafatlı yerden çok hoşlanmışlar, büyülenmiş gibi hareket ediyorlardı. Uğur onların hiçbir isteklerini geri çevirmiyor, ağızlarından çıktığı an yerine getirmek için çırpınıyordu. Harika bir akşam yemeği sipariş etmişti. Ancak filmlerde gördükleri, kitaplarda okudukları lezzetleri tadıyorlardı. Özellikle Gül hayal dünyasında yaşattığı bir sürü şeyin gerçekleşmiş olmasından son derece memnundu ve ilk andaki çekingenliğini üzerinden atmıştı. Uğur memnun bir ifade ile baktı kızlarına: - İstediğiniz başka bir şey var mı çocuklar? Her iki kız da şımarık bir tavırla atıldılar: - Şimdilik yok! Uğur bir sigara yaktı ve onları seyretmeye başladı: - Sizi daha sonraki bir gün sinemaya götüreyim. Daha sonra da alışverişe çıkarız. İpek ellerini çırptı: - Yaşasın, bir bot görmüştüm, aklım hâlâ onda... Hemen ardından ekledi: - Çok pahalı değil ama biz yine de alamadık. Malum, annem!.. Uğur gözlerini kıstı: - Anneniz sizin istediklerinizi almıyor mu? Gül dudak büktü: - O daima kendi istediklerini alır. Bizim beğendiğimiz şeylere parası yetmiyor. Öyle olunca da kendi beğendiklerini almak zorunda kalıyor. Bu sözleri büyük bir sıkıntıyla söylediği mimiklerinden belli oluyordu. Uğur dikkatle baktı onlara: - Benimle yaşamak ister misiniz? Almanya'da? İki kızın da gözleri fal taşı gibi açılmıştı: - Almanya'da mı? Ay, inanmıyorum... Bu sözleri Gül söylemişti. Uğur başını salladı: - İpek'in özel bir durumu var artık. Buradaki okullarda okuması çok kolay değil, başından tatsız bir olay geçti. İyi düşünmek lazım. İpek suçlu bir ifade ile başını önüne eğdi. Uğur gülümsedi ona ve elini uzatıp saçlarını okşadı: - Benim kızım artık akıllandı. Bir daha böyle cahillikler yapar mı hiç? Sonra Gül'e döndü: - Bence bu teklifimi iyi düşünün. Hatta ilk etapta annenize bahsetmeseniz iyi olur derim. Biraz fevri davranabilir. Ama karar verirseniz hemen işlemlere başlarız. Ben Alman vatandaşı da olduğum için kolay olur işlemleriniz. Gül atıldı yeniden: - Düşünmeye gerek yok baba!.. > DEVAMI YARIN