Tamer usulca elini uzattı ve genç kızın koluna dokundu: - Adınızı öğrenebilir miyim? Genç kız korkuyla geri çekildi ve yine cılız bir sesle fısıldadı: - Şevval... Şevval ha? Harika, benim adım da Tamer. Çok memnun oldum. Burada mı çalışıyorsunuz? - Dursun benim amcam. Tamer gülümsedi: - Neden görmedim bugüne kadar ben sizi? Şevval sanki hayatının en önemli sırrını veriyormuş gibi korkarak mırıldandı: - Ben sizi görmüştüm... Geçen hafta, ondan önceki hafta, daha önceki hafta... Tamer doğruldu sandalyesinde: - O zaman kabahat benim, bu suçumu telafi etmeme izin verin... Sizinle bir yerde buluşup görüşelim. Konuşalım. Sizi tanımak istiyorum. Bu kadar güzel bir kızı tanımadan buralardan gidemem... Şevval kaşlarını kaldırdı: - Gidecek misiniz? Bu soruyu sorarken duygularını frenlemeyi becerememişti. Gerçekten de Şevval Tamer'i önceki haftalarda görmüştü. Oldukça yakışıklı bir gençti Tamer. Uzun boylu, dalgalı gür saçlı, sert bakışlı, keskin hatları olan, siyah gözlü bir gençti. Son derece biçimli bir vücudu vardı. Hani eskilerin "aslan gibi" dedikleri cinsten bir gençti. İlgisini çekmişti Şevval'in. Hayatında ilk defa bir erkeğe karşı beğeni hisleri duymuştu. Hatta birkaç gece yatağına girdiği zaman düşünmüştü bile Tamer'i. Dursun'un sesiyle irkildi: - Kız Şevval! Ne yapıyorsun orada, çaylar bekliyor yahu! İrkildi ve aceleyle toparlandı: - Geliyorum Amca... Tamer, genç kız uzaklaşmadan atıldı: - Bugün akşama kadar buradan kımıldamayacağım. Benimle mutlaka bir yerde görüşmeyi kabul edene kadar gitmeyeceğim. Şevval korkuyla bir amcasının olduğu tarafa baktı bir de genç adamın yüzüne: - İzin ver ne olur! Şimdi başım derde girecek... - Bana bir yer söyle... Genç kız fısıldadı: - Öğleden sonra arka taraftaki koruluğa gelebilirim. Bu sözlerden sonra cevap beklemeden hızla uzaklaştı. Tamer keyifle oturdu yerine... DEVAMI YARIN