"Sizinle tanışmayı çok istiyordum..."

A -
A +

Şahika Hanım son derece özenerek hazırlanmıştı. İki çeşit börek, bir tatlı bir de tuzlu kurabiye yapmıştı. Kibarca karşıladı misafirlerini: - Hoş geldiniz Saadet hanım, çok sevindirdiniz bizi. Sizinle tanışmayı çok istiyordum. Kızınızı çok seviyorum. Sizi tebrik etmek lazım, mükemmel bir evlat yetiştirmişsiniz doğrusu. Gülay'ı çok seviyoruz biz. Saadet gururlanmıştı: - Çok teşekkür ederim hanımefendi. Ben de Orhan'ı çok seviyorum. Salona geçtiler. Gerçekten çok güzel bir manzara vardı. İzmir Körfezi ayaklar altındaydı. Salon çok zevkli döşenmişti. Bordo perdelerle uyum sağlayan bordo biyeli krem rengi takımlar, Çek kristalinden yapılmış avizeler, duvardaki harika manzara resimleri bir bütünlük içindeydi. Yerler sütlü kahverengi, uzun tüylü halıyla kaplıydı. Saadet söylemeden edemedi: - Eviniz çok güzelmiş Şahika Hanım, güle güle oturun. - Teşekkür ederim, emekli olduktan sonra buraya yerleştik. Ben aslında Ankaralıyım. Şefik de Niğdeli. Ankara'da tanıştık. O zaman talebeydi Şefik. Hayatımız yabancı ülkelerde geçti diyebilirim. İzmir'i evvelden beri çok severdik. Emekli olunca emekli ikramiyemizle bu evi aldık. Orhan da okulu burada kazanınca iyi oldu bizim için. Sizin memleket neresi Saadet Hanım? Saadet durakladı. Nerede doğduğunu bile bilmiyordu. Gözlerini yetimhanede açmıştı. Nereden geldiğini, kim olduğunu bile bilmiyordu. Başını iki yana salladı acı bir tebessümle: - Ben de kendimi bildim bileli İzmir'deyim. Ben yetimhanede büyüdüm Şahika Hanım. Sonra oradan çıkınca hayırsever bir insanın yardımıyla Foça'ya yerleştim. Ayaklarımın üzerinde tutunmaya çalıştım. Gülay Foça'da doğdu. Üniversiteyi kazanınca İzmir'e taşındık. Ana kız yaşayıp gidiyoruz... Şahika Hanım hayretle dinliyordu. Kadın sözlerini bitirince atıldı: - Şimdi sizi daha çok takdir ettim Saadet Hanım. Zor bir hayat, bu şartlar altında böyle mükemmel bir evlat yetiştirmek herkesin harcı değildir. Gülay'ın babası vefat mı etti? Başını iki yana salladı Saadet: - Biz Gülay doğmadan ayrıldık. Yanlış bir evlilikti. Bir gençlik hatası diyebiliriz. Ama pişman değilim. Bana hayatımın en değerli şeyini kazandırdı bu evlilik. Gülay'ımı... Şefik Bey o ana kadar sessizce dinlemişti konuşulanları. Çok babacan tipli bir adamdı. Orhan'a çok benziyordu. Söze karıştı: - Takdir edilecek bir hayat hanımefendi. Sizi tebrik etmek lazım. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.