Soğuk terler döktü bir anda!

A -
A +

Samim Ustanın karısı Şerife Hanım soluklandı. O kadar hızlı yürümüştü ki nefes nefese kalmıştı. Dün geceden beri hiç uyumamıştı. Kocasıyla birlikte sabaha kadar düşünmüşler, üzülmüşlerdi. Samim Usta inanılmaz haberi getirdiğinde yaşlı kadın hayretler içinde kalmış, ardından ağlamaya başlamıştı. Sabaha kadar uyumamışlar, bir çare bulmaya çalışmışlardı. Ama yapacak bir şey yoktu artık. Hüveyda Hanımın kapısını çaldığı zaman öğle ezanı okunuyordu. Kapıyı açan Hüveyda Hanım misafirini görünce sevgiyle gülümsedi: - Hoş geldin Şerife Hanım, ne iyi ettin de geldin, Ahmet'imden haber mi var yoksa? Yaşlı kadın sessizce girdi içeriye. Belli ki kadıncağızın hiçbir şeyden haberi yoktu. Mantosunu çıkartıp odaya geçti. Sarılıp öpüştüler. Sedirin bir ucuna oturdu. - Ayaklarına sağlık kardeşim. Pek canım sıkılmıştı yalnız başıma. - Nasılsın Hüveyda? Sağlığın nasıl? - Allah'a şükür, nasıl olayım. Yaşlılık işte, ağrılar, sızılar... Bir de özlem. Oğlumu çok özledim Şerife Hanım. Şerife Hanım içini çekti: - Kısa zamanda kavuşursun Hüveyda... - İnşallah, İnşallah... Hayırlısıyla halledip işini gelip yuvasını kursun. Bütün beklentim bu... Dudaklarını ısırdı Şerife. Nereden başlayacağını bilemiyordu. Yutkundu: - Sana bazı haberlerim var Hüveyda... Kadın gözlerini açtı. Soğuk terler döktü bir anda. Bütün korkusu biricik oğlunun başına bir şey gelmiş olmasıydı. Telaşla atıldı: - Yoksa Ahmet'ime bir şey mi oldu?.. Başına bir şey mi geldi Şerife kardeş? Kadın karşısındaki anayı sakinleştirmek ihtiyacını hissetti: - Yok, Ahmet gayet iyi, bir şeyi yok... Benim haberim başkalarıyla ilgili. Elmas'la ilgili... Hüveyda Hanım şaşkınlık ve merakla baktı misafirinin yüzüne: - Hayırdır Şerife kardeş, Elmas kızıma ne oldu? Hasta mı Elmas yoksa? Şerife durakladı. Nereden başlayacağını bilemiyordu. Neden sonra kararını vererek başladı söze: - Hüveyda, Elmas evlenmiş. Tevfik başkasına vermiş kızı. Ailecek İstanbul'a göçüyorlarmış iki gün sonra... Boş bir şekilde bakıyordu kadının yüzüne. Kuruyan dudaklarını ıslattı diliyle. Başını iki yana salladı: - Şaka ediyorsun Şerife kardeş... Şaka ediyorsun değil mi? - Yok Hüveyda, keşke şaka olsaydı. Maalesef böyle... Hüveyda Hanımın rengi sararmıştı. Bir süre hiç konuşmadı. Gözleri sabit bir noktaya dikili kalmış, adeta taş kesilmişti. Zorlukla nefes alıyordu. Şerife Hanım telaşlanarak fırladı ayağa: - Hüveyda, kardeşim, topla kendini ne olur... Kadın gözlerini güçlükle çevirdi misafirine. Yalvaran bakışlarla: - Ahmet'im... diye fısıldadı... Ahmet'im bitti, yandı çocuğum... Titremeye başlamıştı. Yüzü morardı. Şerife Hanım telaş içinde fırladı kapıya, olanca gücüyle bağırdı: - Yetişin komşular, Hüveyda ölüyor... Yetişin Allah rızası için, yardım edin... Hüveyda Hanımın elleri, dudakları seğiriyordu. Bir damla yaş süzüldü yanağına ve kapattı gözlerini. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.