Sena içini çekti: - Biliyorum bunları yapacağını ama Şeref'e ikinci bir darbe olur bu. Biliyor musun kendi doğrularıyla değerlendirdiğin zaman kötü bir insan değildir Şeref. Kızı ise onun her şeyidir. Çok düşkündür Yasemin'e. Her şey o kadar yeni ki, bunu yapamam sanıyorum. - Anlıyorum seni. Biraz vicdan azabı içindesin. - Biraz değil Burhan, ama yaptığım şeyden pişman değilim. Çünkü seninle çok ama çok mutluyum. Kendimi bildiğim andan beri istediğim hayat, yaşamayı istediğim sevgi buydu. Çok teşekkür ederim sana. Burhan memnun olmuştu bu sözlerden. Kendisi de en az karısı kadar mutluydu. Sena elindeki dosyaları masanın üzerine bırakıp hızla odadan çıktı. Yönetim kurulu toplantısına yetişmesi lazımdı. Dernek binasının üçüncü katındaki asansöre geldiği zaman telaşlı bir şekilde saatine baktı. Beş dakika geç kalmıştı. Feraye Hanımın titizlik gösterdiği konulardan birisiydi zamanında işinin başında olmak. Asansörün süzüle süzüle gelişine dudaklarını ısırarak tepki gösterdi: - Öff! Haydi biraz daha hızlı... Nihayet demir kapı açıldı. Sena hızla girdi içeri. Beşinci katın düğmesine bastı. Az sonra toplantının yapıldığı odanın kapısındaydı. Önce durakladı, kendine çeki düzen vererek iki defa kapıya vurarak içeri daldı. Feraye Hanım uzun toplantı masasının en başında oturuyordu. Yanındaki sandalye hariç bütün masadaki yerler doluydu. Yaşlı kadın gözlüklerinin üzerinden bakarak kaşlarını çattı: - Geç kaldınız Sena! - Biliyorum efendim, çok özür dilerim. Yolda talihsiz bir şey yaşadım. Küçük bir erkek çocuğu yolumu kesti. Bizim derneğin ne olduğunu duymuş, benden yardım istedi. Onunla meşguldüm. Feraye Hanım ilgilenmişti: - Enteresan doğrusu. Genellikle biz çocuklarımızı kendimiz buluruz. Böyle bir derneğin varlığından haberdar bir çocuk demek ki... Bu konu ilgimi çekti. Nerede çocuk? - Aşağıya tembihledim efendim. Misafir odasında bekletecekler. Karnını doyuracaklar. Toplantıdan sonra ilgilenirim diye düşündüm. Feraye Hanım memnun olmuştu: - Çok güzel Sena. Haydi o zaman bir an önce başlayalım arkadaşlar. Toplantıları iki saate yakın sürmüştü. Feraye Hanım: - Teşekkürler Hanımlar Beyler, bugünlük bu kadar sanırım! Dedikten sonra herkes kalkmıştı. Sena kayınvalidesine eğildi: - Aşağıdaki çocuğu göreceksiniz değil mi anne? - Tabii ki kızım. Hemen gidelim. Birinci kata indiler. Çocuk on iki yaşlarındaydı. Oldukça sağlıksız görünüyordu. Feraye Hanım dikkatle baktı. Onun gözlerindeki zeka pırıltılarını görmemek mümkün değildi: - Adın ne senin bakayım? - Sinan efendim... - Annen baban yok mu yavrum? Çocuk önüne baktı. Yutkundu: - Yok efendim. Trafik kazasında öldüler. Bir de kardeşim vardı o da öldü. Beni uzak bir akrabamız aldı ama çok kötüydü her şey. Ben de kaçtım. Okula gitmek istiyorum. Bir senedir gidemiyorum. Sokaklarda yatıyorum. Bana yardım edin. Ben okumak istiyorum. Sokak çocuğu olmak istemiyorum!.. > DEVAMI YARIN