"Sözlün ne der bu işe?"
Selim ve Zühal Anadolukavağı'na yakın bir yerde deniz kenarında bir yere gelmişlerdi. Koşarak yanlarına gelen garson siparişleri bekliyordu. Selim elini karnının üzerinde gezdirdi, garsona döndü: -Kurt gibi açım ben. Mutlaka sahanda yumurta istiyorum. Sonra da kahvaltılık ne varsa getirin. Çaylar duble olsun. Zühal gözlerini açtı: - Aman Allah'ım, sen akşam yemek yemedin mi yoksa? Selim bir kahkaha attı: - Yemez olur muyum? Ama acıktım işte. Keyfim yerinde... Böyle olunca ben çabuk acıkırım. Zühal gözlerini kıstı, anlamlı bir şekilde güldü: - Neden keyiflisin bakalım? Omuzlarını kaldırdı genç adam: - Bilmem, seninle birlikteyim diye herhalde... Genç kız başını geriye attı: - Ya sözlün? O ne der bu işe? Selim'in yüzü birden ciddileşti, kara bir bulut geçti sanki gözlerinin önünden: - Şimdi sırası değil bunun. Ama çok merak ediyorsan söyleyeyim. Bu ilişkiyi yeniden gözden geçirmem gerektiğini düşünüyorum. Bu yeterli bir cevap mı sence? Zühal arkasına yaslandı. Bir süre gözlerini dikip genç adamın gözlerinin içine baktı. Sonra usulca konuşmaya başladı: - O zaman ben de gözden geçirme işlemin bitsin, kararını ver, sonra görüşelim derim sana. Doğrusu da bu olur sanırım. Selim yutkundu, dudaklarını ıslattı diliyle: - Ben kararımı verdim. Sadece bunu iletmek zorundayım ona. Zühal hayretle baktı genç adama: - Bu beni ikinci görüşün... Bu kadar çabuk mu vazgeçtin? Selim ağır ağır cevap verdi: - Bunun seninle bir ilgisi yok. Zaten uzun zamandır içimde bir huzursuzluk vardı. Adını koyamıyordum. Ben ilgiden hoşlanan bir adamım. İlişkilerimde ikinci planda kalmak benim tarzım değil. Sözlüm mesleğine âşık bir kız. Önce mesleği geliyor. Bir ömür bunu kaldıramam ben. Bu yüzden düşünüyordum. Ama seni tanımamın bu süreci hızlandırmakta mutlaka etkisi oldu tabii. Senden hoşlandım. Senin yanında her şeyden keyif aldım. Zühal kıkırdadı: - Ben de öyle... Ben de senden hoşlandım!.. *** Özlem hızlı adımlarla hastaneden çıkıp durağa doğru yürüdü. Karşıdan karşıya yıldırım gibi geçti. Selim görünürlerde yoktu. Etrafına bakındı. Bir kenara çekilip beklemeye başladı. Bir el içinden boğazına doğru yükseliyor ve gırtlağını sıkıyordu sanki... > DEVAMI YARIN