Şükrü Bey hâlâ sakinleşmiş değildi!

A -
A +

Şükrü Bey Murat odadan çıkıp gittikten sonra öfkeyle döndü avukat Haşim Beye: - Sen ne diyorsun, benim torunumun yanına bile yaklaşamaz o adam. Haşim Bey bir kahkaha attı: - Biraz akıllıca düşündüm Şükrü Bey. Mahkemeye çıkıp, boşanmayı kabul ettirebilmek için başka çare yoktu. Eğer duruşmada "ben boşanmak istemiyorum" deseydi bu iş yılan hikâyesine dönerdi. Bırakın böyle davranıp ilk etapta boşanma işlemini gerçekleştirelim. Çocuk kısmını sonra düşünürüz. Yeni doğan çocuğu hiçbir mahkeme annesinden başka kimseye vermez. Hakimin belirleyeceği zamanlarda gelip çocuğunu görebilir bu adam. Şükrü Bey hiddetle bağırdı: - İyi ya işte, ben bu adamı bir daha ailemin etrafında görmek istemiyorum. Ne kızıma ne de doğacak torunuma yaklaşmayacak. Haşim Bey başını salladı: - İş oraya gelsin ipler sizin elinizde olur. Göstermezsiniz torununuzu. Merak etmeyin etraf bunun örnekleriyle dolu. Dava üstüne dava açarız. Bir şekilde hallederiz. Şükrü Bey tereddütle baktı avukatına. Dişlerinin arasından fısıldadı: - Bak eğer bu işi başaramazsan kendi yöntemlerimi kullanır bu adamı dünyaya geldiğine pişman ederim. Haşim Bey başını salladı: - Gereğinde her şey yapılır. Bütün meseleleri mahkeme yoluyla halledecek değiliz elbet. Bu sözlerden sonra gevrek bir kahkaha attı. Şükrü Bey hâlâ sakinleşmiş değildi. Odanın içinde dolanıyor ve söyleniyordu: - Cesarete bak yahu, paldır küldür odama girdi adam. Utanmadan, hangi yüzle geliyor? Haddini bilmez herif! Kızım eve geldiğinden beri perişan bir durumda. Yüzü gülmüyor hiç... Benden para koparacağını sanıyor o serseri. Yağma yok! Haşim Bey koltuğa oturmuştu. Sakin bir şekilde konuştu: - Ama unutmayın ki doğacak torununuzun babası o serseri dediğiniz adam! Şükrü Bey öfkeyle döndü avukatına: - Bana bak! O adam benim torunumun hiçbir şeyi değil. Biyolojik bakımdan babası olabilir ama göreceksin doğacak torunum tam bir Karahan olacak. Avukat ileri gittiğinin farkına vararak sustu. Şükrü Bey hemen telefona doğru yürüdü. Sekreterinden evini bağlamasını istedi. Az sonra teflonda Naşide Hanımla konuşuyordu: - O serseri geldi, ortalıkta dolanıyor Naşide. Kıza göz kulak ol! Bekçiye haber ver kimseyi içeri sokmasın. Ben buradan birkaç adam daha yollayacağım oraya. Akşama kadar beklesinler. Sen de kızın yanından ayrılma. Ne yapıyor şimdi? Naşide Hanım Betül'ün odasında olduğunu, kahvaltıya gelmediğini söyledi. Şükrü Bey öfkeyle bağırdı: - Dediklerimi unutma, sakın gözünün önünden ayırma kızı. Telefonlara da sen bak!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.