Aylin hastaneden çıkıp Bornova durağına doğru yürüdü. Ertesi gün izinliydi. Annesiyle birlikte evi temizleyecekler, çamaşır yıkayacaklardı. Onur sabahtan beri tam beş kez telefon etmişti. Düşünceleri genç adama doğru kaydı. Yol kenarında minibüs beklerken bir yandan da Onur'u düşünüyordu. O genç adamda adlandıramadığı bir sempati ve sıcaklık hissediyordu. Onun kadar aceleci değildi duygularını sevgi olarak isimlendirmekte. Ama Onur'dan hoşlanıyor, kendisini onun yanında rahat hissediyordu. Genç adamın bu aniden gelişen duygularından etkilenmişti ve onun samimi olduğuna inanıyordu. Önünde duran minibüsü fark ettiği zaman telaşla bindi. Cam kenarına oturdu ve başını dışarıya doğru çevirdi. Kendisi de sürekli Onur'u düşünüyordu. Son konuşmalarında genç avukat özlediğini söylemişti. Hoşuna gitmişti bu sözler. Dudaklarında o telefondan beri silinmeyen bir tebessüm vardı. Cumhuriyet Mahallesine giden dolmuşa bindiği zaman hava kararmak üzereydi. On beş yirmi dakikaya kadar evde olurdu. Karnı acıkmıştı. Bir gün önce nöbetçi olduğu için yorgundu. Tam gözlerini kapatmıştı ki telefonu çaldı. Etrafındaki insanlara tedirgin bir şekilde, özür diler gibi bakarak açtı telefonu. Yine Onur'du. Bir aydır bu telefon trafiği aynı yoğunlukta devam ediyordu. - Alo, merhaba... - Merhaba, ne yapıyorsun? - Eve gidiyorum. Minibüsteyim. Onur'un heyecanlı nefesini duyuyordu: - Tamam, gidince beni arar mısın? Merak ediyorum. Hafif bir gülümseme belirdi dudaklarında genç kızın: - Onur, merak edecek bir şey yok ki hayatım... On dakikaya kalmaz eve girerim. O kadar yorgunum ki erkenden yatacağım. - Yani aramayayım seni öyle mi? Yine gülümsedi genç kız: - Ne zaman istersen arayabilirsin canım... Onur'un haylaz bir çocuk tonlamasındaki sesi duyuldu: - Aramam merak etme, ben kıyamam seni uyandırmaya. Yat dinlen, yarın görüşürüz o zaman... - Tamam canım, iyi geceler... Telefonu kapattıktan sonra mahcup tavırlarla yeniden etrafını kolaçan edip başını cama döndürdü. Bu genç adamın gösterdiği ilgi hoşuna gidiyordu. Bugüne kadar kendisiyle duygusal bir ilişkiye girmek isteyen çok genç olmuştu. Hiçbirinde yüreğini kıpırdatacak sıcaklığı hissedememişti. Onur ise farklı gelmişti. Onu ilk gördüğü zaman o sıcaklığın yüreğine yerleştiğini fark etmişti. İnanılmaz bir yakınlık duymuştu... Minibüsten inip parkın yanından giden hafif meyilli yokuşu tırmanmaya başladı. Köşedeki bakkala uğrayıp ekmek aldı. Hava artık iyice kararmıştı. Mavi boyalı evin kapısını anahtarıyla açtı ve içeri girer girmez bağırdı: - Ben geldim... Annesi Hayriye Hanımın sesi duyuldu oturma odasından: - Aylin geldi... Biraz sonra ana kız sanki yıllardır birbirlerine hasretmiş gibi sarmaş dolaş olmuşlardı... > DEVAMI YARIN