"Sus, bu konu kapandı artık!"

A -
A +

Pelin yeşil gözlerini kısarak baktı adama ve haykırdı olanca kuvvetiyle: - Ne o zaman? Nedir seni böyle davranmaya iten sebep? Bunu bilmek benim en doğal hakkım. Çünkü bu sebep her neyse benim istikbalimi, benim hayatımı şekillendiriyor. Konuş baba, nedir? Turgay sıkıntıyla bakındı çevresine, sanki kaçıp gitmek, uzaklaşmak istiyor gibi bir hali vardı. Yıllardır içinden atamadığı öfkesini, yıllardır unutamadığı insanın karşısına bu şekilde yeniden çıkmasını adlandıracak kelimeleri bulmakta zorlanıyordu. Başını hızla salladı iki yana. Telaşlı bir hali vardı: - Sus, konuşma... Bu konu kapandı. O adamla bir daha görüşmeyeceksin! O kadar. Pelin gülümsedi acı bir tavırla: - Ne kadar engel olacaksın baba? Bana ne kadar engel olacaksın? Turgay da farkındaydı gerçeklerin. Karşısında artık bir çocuk yoktu. Hayatını yönlendirmiş, mesleğini eline almak üzere olan bir insan duruyordu. Pelin devam etti: - Yüreğim bir insanı sevdi baba. Serdar o kadar iyi bir insan ki... Onunla her yönden anlaşabildim. İçime bir ateş düştü. Huzuru bulacağıma inandım. Mutlu olacağıma inandım. Bunu bir yaraya dö-nüştürmenin sebebi ne? En azından bunu bilmek hakkım benim. Bunca yıl öz evladın gibi büyüttüğün benim mutluluğuma rağmen böyle davranmanın sebebi ne? Turgay öfkeyle kükredi son bir hamleyle: - Soru sorma bana... Hiçbir şey sorma! Pelin ayağa kalkıp tam önünde durdu adamın: - O zaman benim seni dinlememe hakkım var baba! Bana açıklayamadığın bu sebep her neyse beni ilgilendirmiyor. Çünkü bilmiyorum. Elbet bir şekilde bu esaretten kurtulacağım. Beni hayatımın sonuna kadar burada hapis tutamayacaksın. Turgay şaşkındı artık. Pelin'in sözleri kulaklarında yankılanıyordu. Aslında o bu beraberliğe izin vermeyerek sadece Alev'e olan öfkesini tatmin ediyordu. Ona ait olan bir varlığı üzerek, Serdar'ı üzerek intikam alıyordu. Bilmiyordu ki bu intikamın odağı olan delikanlı kendi yavrusu! Ceketini kaptığı gibi kapıya doğru yürüdü: - Konuşma bitmiştir. O dosyanın içinde evrakların var. Velayet ilamı, vasilik belgesi falan filan. Bilmek hakkındır diye düşündüm. Pelin acı bir gülümseme ile baktı onun yüzüne: - Hakkım olan şeyleri çok iyi biliyorsun baba! Turgay dişlerinin arasından anlaşılmaz bir şeyler mırıldanarak kapıyı vurdu. Pelin yüzünü iki elinin arasına alarak hıçkırmaya başladı. Bu durumdan nasıl kurtulacağını bilemiyordu. Turgay'ın acımasızlığını evvelden beri bilir ve hep ürkerdi zaten... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.