Tamer kararlaştırılan kafeteryaya buluşma saatinden bir saat önce gelmişti. Haydar Bey oğlunun tek başına gitmesinin uygun olacağını düşünmüş ve Tamer'e şöyle demişti: - Haydi oğlum, şimdi git ve kızını tanı. Her şeye hazırlıklı ol. Tamer hiçbir şey söyleyememişti. Heyecandan titriyordu. Yalvarırcasına babasının gözlerinin içine bakmıştı ama Haydar Beyin kararlı tutumu karşısında çaresiz yerinden kalkıp kapıya yönelmişti. Kafeteryanın dip masalarından birine oturdu. Yanına gelen garsona bir çay söyledi. Hiçbir şey düşünemiyordu. Saniyeler bir asır gibi geliyor zaman sanki önündeki engele takılmış, ilerlemiyordu. Yaklaşık bir saati geçmişti geleli. Saatine bir kez daha baktığı sırada kafeteryanın kapısından giren genç kızı gördü. Gözündeki güneş gözlüklerini çıkartınca Tamer onun simsiyah iri gözlerini gördü ve dudaklarını ısırdı. Hazal seri adımlarla kafeteryanın ortasına kadar yürüdü ve etrafına bakındı. Birden gözleri kendisini dikkatle süzen Tamer'e takıldı. Belli belirsiz bir gülümseme belirdi dudaklarında. Ona doğru yürüdü, tam karşısında durdu: - Tamer Bey? Tamer ayağa kalkmıştı. Yüzü karmakarışıktı. Başını sallayabildi sadece. Hazal merakla inceledi karşısındaki adamı. Sonra elini uzattı: - Ben Hazal, merhaba! Tamer kekeledi: - Ben.. ben de Tamer... Hazal adamın karşısındaki sandalyeye oturdu. Birbirlerinin yüzüne bakıyorlardı. Tamer hayatında ilk defa yaşadığı yoğun duyguların etkisinde ve şaşkındı. Konuşmak istiyor ama dudaklarının ucuna kadar gelen kelimeler tıkanıp kalıyordu. Hazal başını geriye attı: - Zor değil mi? İnsan ne diyeceğini bilemiyor... Başını salladı genç adam: - Zor kızım, çok zor... Hazal öne doğru eğildi: - Hiçbir şey sorgulayacak değilim baba! Sadece seni tanımak istedim. Yaşananların hesabını soracak insan ben değilim. Lütfen rahat ol! Tamer irkilmişti. Başını iki yana salladı: - Ben... Ben o kadar şaşkın ve üzgünüm ki... Hazal rahat bir şekilde arkasına yaslandı: - İsterseniz bunları konuşmayalım baba! Söylediğim gibi, ben sadece sizi tanımak istedim. Tamer genç kızın dudaklarından dökülen "baba" kelimesinden etkilenmişti. Onun gözlerine bakınca yüreğinden ılık bir şeyler kayıyordu. Tamer hiç bilmediği duygular yaşıyordu...