Gardiyan koğuş kapısının önünde sert adımlarını durdurup kapıdaki gözlem penceresini açtı: - Tamer Coşkun, ziyaretçin var. Tamer yine Berker'in geldiğini düşünerek kendi kendine söylendi: - Vazgeçmeyecek bu çocuk. Gidemediler bir türlü. Onlar burada durdukça ben üzülüyorum. Terliklerini giydi. Hapishaneye girdiği günden beri sakal bırakmıştı. Bakışları sertleşmiş, eskisinden daha az konuşmaya başlamıştı. Çeşitli dostluklar kurmuştu. O güne kadar hiç tanımadığı bir sosyal sınıfın insanları ile birlikte hayata bakışı değişiyordu. Gardiyanın arkasına takıldı. Gür saçlı, siyah, pala bıyıklı gardiyan Mehmet, yan gözle Tamer'e baktı: - Bir bayan, güzel bir bayan gelmiş seni ziyarete. Durakladı Tamer. Aklına gelen tek isim Feryal'di. Kalbinin hızlı bir şekilde atmaya başladığını hissetti. Görüşüp görüşmemek konusunda bir karar vermesi gerektiğini düşündü. Çocuklarından bir haber almak istiyordu. Gecelerdir rüyalarına giriyorlardı. Gardiyan demir kapıyı gürültüyle açtı. - Müdür beyin odasında görüşeceksiniz. Özel izin alınmış, hanım nüfuzlu biri herhalde. Müdürün odasının önüne geldikleri zaman dili damağı kurumuştu genç adamın. Kapıyı tıklatıp başını içeri uzattı gardiyan Mehmet: - Hükümlüyü getirdim müdür bey. - Gelin oğlum... Girin içeri. Tamer çekinerek süzüldü odaya. Yanılmamıştı. Müdür beyin masasının karşısındaki koltukta oturan genç bayan Feryal'den başkası değildi. Genç kadın Tamer'i görünce hafif bir çığlık attı, ayağa kalktı, genç adama doğru bir adım attı: - Merhaba Tamer. - Merhaba Feryal, zahmet ettin buralara kadar... Feryal acı bir şekilde gülümsedi: - Nasılsın... Zayıflamışsın. - İyi sayılırım. Başımıza bir iş geldi işte. Boş ver beni, çocuklar nasıl? Feryal önüne baktı. Heyecanlı olduğu her halinden belliydi: - Çok iyiler Tamer, onları hiç merak etme. Büyüyorlar. Bir şeye ihtiyacın var mı? Benim yapabileceğim bir şey var mı? Tamer ağlamaklıydı. Çok duygulanmıştı eski karısının bu davranışından. Boşandığı günden beri ilk defa karşılaşıyordu onunla. Çok güzelleşmiş, olgunluk yerleşmişti yüzünün hatlarına. Kendinden emin tavırları ile eziyordu sanki Tamer'i. - Sağol Feryal, hiçbir şey istemiyorum. Bir daha gelme olur mu? Beni unutun artık... *** Feryal hapishaneden çıkıp bir taksiye biner binmez ağlamaya başladı. Morali bozulmuş, sinir sistemi alt üst olmuştu. Tamer'in söylediklerini tekrar tekrar düşünüyordu. Onun yanında gözyaşlarına engel olmak için olağanüstü bir gayret sarf etmişti. Tamer kararlı bir şekilde söylemişti görüşmek istemediğini. Feryal bir an için pişman olmuştu geldiğine, ama Firuze hanımın verdiği mesajlar gelmişti o an aklına. Hiç sesini çıkartmadan dinlemişti genç adamı. Sözleri bittiği zaman: "Peki Tamer, nasıl istersen öyle olsun. Yine de müdür bey vasıtasıyla arzu ettiğin zaman bana ulaşabilirsin, hoşça kal!" diyerek vedalaşmıştı. > DEVAMI YARIN