Mahkeme salonu çok kalabalıktı. Büyük bir medya ordusu salonu doldurmuştu. Tamer'in tutuklanması televizyonlar dahil bütün yayın organlarında oldukça fazla yer işgal etmişti. Abartılı haberler, meseleyi asıl doğrusundan saptıran yorumlar Berker'i çok üzüyordu ve bütün bu olanlardan ağabeyini haberdar etmemeyi yeğliyordu. O ilk günden sonra bir kere daha gitmişti hapishaneye. Kitap ve biraz eşya götürmüştü. Ağabeyinin isteği doğrultusunda aramamıştı Feryal'i. Kendisi ile çok mücadele etmişti arayıp aramamak konusunda. Sonunda Tamer'in sözünü dinlemiş ve sesini çıkartmamıştı. Heyecanlı bir şekilde kapıya dikilmişti gözleri. Birden gazetecilerde bir hareketlenme oldu. İki jandarma eşliğinde getirildi Tamer. Durmadan flaşlar patlıyor, gazeteciler adeta birbirlerini eziyorlardı. Tamer tıraş olmuş, takım elbise giymişti. Saçları üç numara kesilmişti. Yorgun ve üzgün görünüyordu. Yan gözle kardeşine bakıp gülümsedi. Çok geçmeden mahkeme heyeti de geldi ve yerini aldı. İlk söz savcıya verildi. Savcı iddianamesinde olayları mübalağa ederek nakletti. Yapılanın bir sahtekârlık, devleti zarara, ziyana sokmak, kendi çıkarları için başkalarını mağdur etmek olduğunu ileri sürdü. Söz savunması için Tamer'e verilince genç adam bunların hiç birinin kasıtlı yapılmadığını, ama ortada bir olay olduğunu, adaletin görüşü neyse saygı duyacağını söyledi. Hakim dikkatle baktı genç adama: - Sizin bir avukatınız yok mu? - Hayır efendim, avukata gerek duymadım. Her şey açık. Ben bunları bir kasıtla yapmadım. Görevim olduğu için o imzaları attım. Ama ortada bir suç var ve bunu kabul ediyorum. Her şeye razıyım efendim. Hakim gereken incelemeyi yaptıktan sonra fazla araştırılacak bir şey olmadığını ve suçun sabit görüldüğünü söyleyerek evrak üzerinde sahtecilik, karşılıksız çek vermek ve vergi kaçırmak suçlarından Tamer'e on dört yıl sekiz ay ceza verdi. Gerekli indirimlerle kesin hüküm on bir yıl üç aya indirildi. Berker omuzları çökmüş bir şekilde olduğu yerde kalmıştı. Başını kaldırdığı zaman Tamer'in kendisine gülümseyerek baktığını gördü. Sanki genç adamda memnun olmuş bir ifade vardı. Gereken kâğıtlar imzalandıktan sonra yine jandarmaların arasında elleri kelepçeli bir şekilde götürüldü Tamer. Giderken kardeşine seslendi: - Annemi de götür giderken. Kendinize iyi bakın. Berker ağlamaklıydı. Soru sormak için yanına gelen gazetecilere cevap vermedi. Tanıdığı birkaç kişinin geçmiş olsun mesajlarına teşekkür ederek bir taksiye atladı. Evine geldiği zaman heyecan içinde bekleyen karısına ve annesine sonucu söyledi. Fidase hanım baygınlıklar geçirdi, tansiyonu yükseldi. Onu sakinleştirmek için uğraştılar birkaç saat. Ev cenaze evi gibiydi. Akşam olduğu zaman Berker annesine ve karısına baktı: - Yapacak bir şey yok. Biz de biletlerimizi alıp bir an önce gidelim. Tamer de bunu istiyor çünkü! DEVAMI YARIN