Tamer gerinerek aşağıya indi. Gece çok geç gelmiş, aşırı derecede sarhoş olduğu için gözü hiçbir şey görmeden elbiseleriyle uyumuş kalmıştı. Ağzının içi zehir gibiydi. Annesinin salonda olduğunu görünce asık bir suratla gelip karşısına oturdu. - Başım çatlıyor! - Dürüye'ye söyledim sana koyu bir kahve yapıyor. Bir de aspirin içersen bir şeyin kalmaz oğlum. Gece çok geç geldin... Elini kaldırdı Tamer: - Aman anne, hesap mı soruyorsun bana? Perihan Hanım şımarık bir şekilde güldü: - Yok aslanım, hesap falan sorar mıyım hiç? Gezip eğlenmek senin hakkın. Babanla konuştum sabah. Hâlâ sinirli ama merak etme... Bu kızı evden uzaklaştırmasını istedim. Tamer hayretle kaldırdı başını: - Sahi o hâlâ burada değil mi? Nerede yahu? Görünmüyor ortada? Perihan Hanım kaşlarını çattı: - Aman gözüm görmesin, katlanamıyorum. Tamer umursamaz bir tavırla omuzlarını kaldırdı. Şevval artık onu ilgilendirmiyordu. Dürüye'nin getirdiği kahveden bir yudum aldı: - Biraz para versene anne! Hiç param kalmadı. Perihan Hanım hemen fırladı yerinden çantasından bir tomar banknot çıkartıp uzattı oğluna: - Al yavrum... Ama dikkatli harca, ben de babandan alıyorum. Yarından sonra laf etmesin. Tamer memnun bir şekilde para tomarını cebine attı: - Bu kadar parayı ne yapacak bilmiyorum. Bıraksa da adam gibi harcasak. Kahvesini bitirdikten sonra birkaç lokma bir şey yedi ve yerinden kalktı. Odasına çıkıp giyinecekti. Tam Şevval'in odasının önünden geçerken durdu ve ani bir kararla odanın kapısını açtı. Şevval masanın başında, kendisini kitaplarına gömmüş çalışıyordu. Tamer'i görünce korkuyla irkildi: - Ne yapıyorsun sen? Şevval kekeledi: - Hiç... Hiçbir şey, ders çalışıyorum. Tamer bir kahkaha attı: - Ders mi? Kızım geç bu ayakları, seninle işimin bittiğini söylemiştim, yarın mahkemeye başvurup boşanacağım senden. Bu evde yerin yok artık. Bir an önce pılını pırtını topla ve git bu evden. Ne ben ne de annem seni görmek istemiyoruz. Babamı kandırabilirsin, ama beni asla! O yüzden aklını başına topla, sana kimse buradan bir şey yedirmez!.. > DEVAMI YARIN