Nevin hanım çantayı getirmişti. Ferit bey stetoskopunu çıkartıp dikkatle muayene etti oğlunu. Hiçbir şey bulamıyordu. Düşünceli bir şekilde başını kaşıdı: - Kan tahlili yapalım oğlum, sanıyorum bilemediğimiz bir iltihabi durum var. Ateşin başka sebebi olmaz. Sen yat şimdi, dinlen. Sabahki ilacından bir tane daha al. Ateşinin düşmesine yardımcı olur. Ama önce bir şeyler yemelisin. Aç karnına alınmaz. Mideni hasta etmeyelim. Nevin hanım hemen atıldı: - Ben sıcak bir çorba yapayım. - İyi olur Nevin. Sıcak sıcak içsin. Meral endişeli bir şekilde yatan kardeşine baktı. Şaşırmış ve üzülmüştü. - Bir şey ister misin Serdar? Diye sordu. Genç adam başını iki yana salladı: - Hayır canım sağol. Sadece uyumak istiyorum. Evin içine bir hüzün çökmüştü. Odadan çıktılar hepsi. Ferit bey derin bir nefes aldı. Çok tedirgindi. *** Meral odasına girip üzerini değiştirirken bugün olanları düşünüyordu bir yandan. Ne zamandır ilgisini çeken, kendi sınıfından bir gençle ilk defa okulun kafeteryasında aynı masada oturup sohbet etmişlerdi. Tarık adındaki genç İstanbulluydu. Oldukça yakışıklı bir delikanlı olan Tarık, uzun zamandan beri dikkatle genç kızı gözleriyle takip ediyor, Meral de bunun farkında olarak bilmediği, tatmadığı hisler içinde bocalıyordu. Bugün ilk defa kafeteryada arkadaşı Arzu ile birlikte otururlarken yanlarına yaklaşmıştı Tarık. Kibar ama samimi bir tavırla masanın yanında duran boş sandalyeyi işaret ederek gülümsemişti: - Oturabilir miyim? Genç kızlar önce şaşırmışlar ama delikanlının samimi hali onlara güven vermiş olacak ki ikisi birden aynı anda cevap vermişlerdi: - Tabii, madem istiyorsun, otur... Tarık kırk yıllık dostlarıymış gibi sandalyeyi çekerek oturmuştu. - Aynı sınıftayız, benim adım Tarık. Sizler de isimlerinizi söylerseniz tanışmış olacağız.. Arzu hemen atılmıştı: - Ben sizin adınızı biliyordum zaten, ben Arzu. Bu da Meral. Meral sadece gülümsemekle yetinmişti. Tarık gözlerini kısarak baktı genç kıza: - Çok memnun oldum. Meral ceylan demektir. Hakikaten gözleriniz de öyle.... Bu tanışma faslından sonra koyu bir sohbet başlamıştı. Üniversite meselelerinden, günlük olaylardan, spordan bahsettiler. Tarık'ın fikirleri, düşünce tarzı çok hoşuna gitmişti Meral'in. O konuşurken hayranlıkla dinledi. Kültürlü ve bilgili bir gençti. Sonunda genç kız saatine baktı ve gülümsedi arkadaşlarına: - Sohbet koyu, son derece de güzel ama ders saati geldi. Son ders bu. Sonra eve gideceğiz, bir an önce bitse de gitsek, bugün nedense çok yoruldum ben. DEVAMI YARIN