Turgut minik bir hapı uzattı etrafına şüpheli bakışlar fırlatarak: - Hemen iç birader... Çayınla birlikte. Göreceksin on dakika sürmeyecek. Sermet saniyelik bir zaman dilimi içerisinde yuttu hapı. Üzerine neredeyse çayının yarısını bir yudumda içti. Elinin tersiyle ağzını kuruladıktan sonra öne doğru eğildi: - Şimdi bana şu iş meselesini anlat arkadaşım, ben de yapabilir miyim bu pazarlama dediğin işi? Turgut bu kadar kolay amacına ulaşabilmenin memnuniyetiyle sandalyesini biraz daha yaklaştırdı adama: - Bu hapları pazarlıyorum birader. Bunlar çok pahalıdır. Herkese de veremezsin. Ayrıntıları anlatırım. Bir de bu iş gizli yapılır. Kimse bilmeyecek. Hele polis hiç!.. Sermet irkilmişti, gözlerini kıstı: - Yani kanuna aykırı mı? - Öyle demeyelim, ama bilmese iyi olur. Başın derde girer. Ama para kazanmak kolay değil, biraz riske gireceksin hayatta. Bunun ardında çok ama çok para var birader. Bildiğin gibi değil. Merak etme sen patronların korumasına girersin eğer işi alırsan. Kimse sana dokunamaz. İşin inceliklerini zaman içinde öğrenirsin. Tehlike insanın cesaretini artırır. Ne dersin? Sermet ilacın etkisine girmeye başlamıştı. Gözleri baygın bakıyordu artık. Kendisini bulutların üzerinde hissediyor, her şey gözüne tozpembe görünüyordu. Keyifle gülümsedi: - Bugüne kadar bütün kurallara uyduk da ne oldu sanki? Bana büyük iyilik yapmış olursun!.. - Yaparım tabii. Ama komisyonumu alırım. Kazandığın paranın yüzde yirmi beşi benim olur. Korkma böyle söyledim diye. O kadar çok kazanacaksın ki bu miktar seni hiç etkilemez bile... Yarın buluşalım burada istersen. Benimle birlikte gel. Seni patronlara götüreyim. Malı al, satacağın yerleri belirleriz. İlk günlerde birlikte çıkarız işe... Yanında bulunurum, sana işin inceliklerini öğretirim. Sermet memnundu hayatından. Şansın sonunda kendisine gülmeye başladığına inanmıştı. Turgut ona doğru eğildi ve fısıldadı: - Ama işinden evinde bile bahsetmeyeceksin. Karına bile söylemeyeceksin. Evli misin? Sermet başını salladı: - Evliyim birader. Üç tane de velet var. - Tamam işte, hiçbirine söyleme sakın. Sen paranı kazanmaya bak. Üzümünü yesinler, bağını sormasınlar. Buralarda başka türlü adam gibi bir hayat süremezsin yoksa. Zengin olmak istemiyor muydun aslanım? Sermet bulutlarda uçuyor gibiydi. Yayvan bir şekilde gülümsedi: - Kim istemez zengin olmayı be birader? Arkasına yaslandı. Bütün hücreleri harekete geçmiş gibiydi. - Bu ilaç bir dehşetmiş yahu... Kendimi bir aslan gibi hissediyorum. Turgut amacına ulaşmış olmanın memnuniyetiyle gülümsedi: - Gel bir birahaneye gidelim seninle, misafirim ol!.. Sermet ayağa kalktı: - Durduğumuz kabahat, haydi hemen gidelim. > DEVAMI YARIN