Cüneyt heyecanlı bir şekilde evden çıktı. Öğlen olmak üzereydi. Bu saate kadar Ersin ve Nazan Hanımla sohbet etmiş, verdiği karar hakkında konuşmuşlardı. Ersin'in tedirginliğini hissettiği için tüm gücüyle arkadaşını ikna etmeye çalışmış, Saadet'in kendisi için gerçekten iyi bir eş olacağını, kendisinin de ona layık olmak ve onu mesut etmek için var gücüyle çalışacağını anlatmaya uğraşmıştı. Verdiği karar, anlık istekler doğrultusunda verilmiş bir karar değildi... Sahile çıkıp yürümeye başladı. Saadet'in çalıştığı kahvehaneye gidecek ve genç kızın kararını soracaktı. Onu düşündüren asıl mesele ise bu kararını babasına nasıl söyleyeceğiydi. Kamil Beyin bunu asla kabul etmeyeceğini biliyordu. Büyük bir savaşa hazırlanıyor gibiydi. Kahvehaneye yaklaştıkça kalp atışları hızlanmış, terlemeye başlamıştı. Kapıdan içeriye girer girmez gözleri genç kızı aradı. Saadet tezgâhın öbür tarafında duruyordu. Cüneyt'i görünce kıpkırmızı oldu. Hemen hareketlendi ve yanına geldi: - Hoş geldin Cüneyt! - Hoş bulduk... Nasılsın? Genç kız omuzlarını kaldırdı: - Nasıl olayım, bir günlük tatilden sonra yeniden iş başı işte... Çay içer misin? Başını salladı genç adam. Masalardan birine oturdu: - Bu arada konuşabilir miyiz biraz? Tedirgin bir şekilde patronun olduğu yere baktı genç kız. - Bir dakika, haber vereyim önce... Saadet hızla patronunun yanına gidip bir şeyler söyledi. Konuşurken başıyla Cüneyt'in olduğu tarafı işaret ediyordu. Patron tıknaz, orta boylu, yuvarlak yüzlü bir adamdı. Gözlerini kısarak baktı Cüneyt'e, sonra genç kıza bir şeyler söyledi. Çok geçmeden genç kız masaya gelmişti. - On dakika kadar oturabiliriz. Benden başka kimse yok biliyorsun... Cüneyt Saadet'in getirdiği çaydan bir yudum aldı: - Düşündün mü teklifimi? Kusura bakma, fazla bekleyemiyorum. Seni sıkıştırmak istemiyorum ama... Saadet hafifçe gülümsedi: - Bu o kadar düşünülmesi gereken bir teklif ki Cüneyt, ben de şaşkınım. Ciddiyetinden şüphem yok asla, sakın yanlış anlama. Ama evlilik benim için çok önemli bir kurum. Cüneyt atıldı: - Benim için de... Yüzüne bir tebessüm yayıldı genç kızın. - Anlıyorum. Teklifine gelince, gerçekten bütün gece düşündüm, hiç uyumadım diyebilirim. Cüneyt dudaklarını ısırdı. Saadet onun heyecanını görebiliyordu yüzünden. Hoşuna gidiyordu genç adamın bu hali. Bir çocuk ürkekliği vardı gözlerinde. Yutkundu: - Kabul ediyorum teklifini... Cüneyt bir çığlık atmamak için zor tuttu kendisini. Gözleri parlamıştı bir anda. - Teşekkür ederim Saadet, çok teşekkür ederim, inan bana pişman olmayacaksın, çok mutlu olacağız!.. > DEVAMI YARIN