"Tıkılıp kaldık bu izbe bodruma!.."

A -
A +

Genç kadın düşünceli bir şekilde baktı kızının yüzüne. Onun bir sıkıntısı olduğunu hemen anlamıştı. Üstelememeye karar verdi. Zaman geliyor kızlarına karşı nasıl bir tutum takınması konusunda tereddüde düşüyordu. Böyle anlarda en büyük yardımcısı Elif Hanımdı. Ondan yardım istiyordu hemen. Elif ise kızların üzerinde aşırı baskı kurmasına hep karşı çıkıyordu. Onlar gençti, hayata karşı tecrübesizdiler ve kendi doğrularından başka doğruları kabul etmeleri zaman alacaktı. Eğer çok sıkı bir tutum takınırsa yanlışlara sürüklenmeleri daha kolay olacaktı. Ayrıca Neriman kızlarının yapılarını ve düşüncelerini tahlil edebiliyordu. Kendisi kabullenmese de yaşadıkları hayattan hoşnut olmadıklarını biliyordu. Ama elinden gelenin bu kadar olduğunu onlara anlatabilmek için çaba sarf ediyordu. Asıl endişelendiği Gül'dü. İçine kapanık, mağrur karakterinin kendisine cesaret de verdiğini bildiği için, ona doğru gelen bir şeyi yapmaktan hiçbir zaman çekinmeyeceğini fark ediyor bu yüzden yanlış kararlar vermesinin başına çok problemler açacağını düşünüyordu. Ayrıca Gül hiçbir zaman içinde bulundukları sosyal statüden hoşnut olmamış, gözü hep zenginlikte, farklı ve sıra dışı bir hayattaydı. Bunu laf aralarında hatta Neriman'ı incitecek biçimlerde dile getirmekten sakınmamıştı. İpek ise kardeşine göre daha açık, daha deli doluydu. Onunda bulundukları konum ve sürdükleri hayat konusunda kardeşinden aşağı kalır yeri pek yoktu ama daha dar bakıyordu etrafına. Onun meyli magazinsel bir hayattı. Bütün bunlar Neriman'ı korkutuyordu. Devrin artık eski devirler olmadığını biliyor, tek başına iki genç kız yetiştirmenin ne kadar zor olduğunu kavrayabiliyordu. Kolunu kanadını onların üzerine germişti. Yan gözle İpek'e baktı ama hiçbir şey sormadı. - Gül! Artık sen de kalksan o televizyonun başından, dersine otursan kızım? Genç kız homurdanarak kapattı televizyonu. Sallana sallana yürüdü. Daha formasını bile çıkartmamıştı üzerinden. Çantasından iki kitap çıkartıp sinirli bir tavırla masanın üzerine attı: - Öf, bıktım bu hayattan. Tıkılıp kaldık bu izbe bodruma. Akşama kadar kör bir ışıkta çalış, çalış. Başka hiçbir hayatımız yok. Neriman kendini zor tuttu. Derin bir şekilde içini çekti. Cevap vermedi. Her günkü söylenmeleriydi bunlar Gül'ün. İki kız masanın başına geçmişlerdi. İpek'in ise hiç sesi çıkmıyordu. Önüne açtığı kitaba bakıyor ama onun kitaptaki satırların hiç birisini görmediğini, Neriman adı gibi biliyordu. Hava karardıktan sonra yavaşça yerinden kalktı. Gürültü etmemeye gayret ederek mutfağa gitti. Kızlarının dikkatlerinin dağılmasını istemiyordu. Ocağa çay koydu. Bir gün önce yaptığı un kurabiyelerini çıkardı. Her akşamüzeri bir çay fasılları vardı. Tepsiyi hazırladı, çayı demledi. İçeriden sesler geliyordu. Kulak kabarttı ama kızların fısıldaşmalarını anlayamadı. Tepsiyle birlikte odaya girdiği zaman iki kardeş hararetli bir konuşmanın ortasındaydılar. Annelerinin geldiğini fark edince hemen sustular. - Çay getirdim size çocuklar... Biraz mola verirsiniz hem de kurabiye yersiniz. Gül hiçbir şey söylemeden kafasını kitabına çevirdi. İpek ise başını uzatıp kurabiyelere baktı. Dudak büktü: - Un kurabiyesi, dünküler... benim canım şöyle bol çikolatalı profiterol istiyor ama para yoktur şimdi... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.