Tiz bir çığlık attı genç kadın!..

A -
A +

Murat üst üste yaşadığı şaşkınlıkların etkisiyle iyice afallamıştı. Evliliği zaten rayına oturmamışken, karısıyla hiçbir şeyi halledememişken bir de bebek haberi alınca şoke olmuştu. Aklına ilk gelen şey bulunduğu şartlarda bir bebeğin sorumluluğunu nasıl yüklenebileceğiydi. Kendini toparlamaya çalışarak muayene odasına girdi. Betül'ün koluna serum bağlanmış, yüzü sapsarı bir şekilde yatıyordu. Kocasını görünce başını çevirdi. Aldırmadı Murat. Yanına gidip saçlarını okşadı: - Nasılsın canım? - Seni görmek istemiyorum... - Betül, lütfen, ikimiz de kendimizi aşan şeyler yaşıyoruz. Şimdi bırak bu tepkileri. Bak bir bebeğimiz olacak... Sonra oturup konuşuruz, bir çıkar yol buluruz elbette... Betül şımarık bir tavırla bağırdı: - O benim bebeğim, senin değil. Seninle bir an bile geçirmek istemiyorum artık. Odanın öteki ucunda duran hemşireye döndü: - Hemşire Hanım, size bir telefon numarası vereceğim, lütfen arar mısınız, buraya gelsinler hemen, beni alsınlar. Bu adamla gitmek istemiyorum. Murat ne yapacağını bilemedi: - Betül, lütfen akıllı ol! Biz evliyiz hayatım. Doğacak olan benim de çocuğum, birlikte konuşup karar vermeliyiz. Tiz bir çığlık duyuldu genç kadından: - Defol dedim sana... Ardından aceleyle babasının evinin telefonunu verdi, arkasından ekledi: - Lütfen hemen arayın, Şükrü Karahan, mutlaka tanıyorsunuzdur. Ben Şükrü Karahan'ın kızıyım. Hemşire hızla odadan çıktı. Murat yumruklarını sıkmış öylece bakıyordu karısına. Kulaklarına, gözlerine inanamıyordu. Bir adım daha attı yatağa doğru. Betül hemen doğruldu: - Yaklaşma, sakın bir adım daha yaklaşma... İstemiyorum seni, is-te-mi-yo-ruuuum! Çok geçmeden hemşire döndü: - Aradım efendim. Az sonra burada olacaklarmış. Murat içinin acıdığını hissetti. Konuşamıyordu. Betül ise çığlıklar atarak ağlıyordu. On beş dakika sonra kapı açıldı. Şükrü Bey ve Naşide Hanım hışım gibi girdiler içeriye. Betül onları görünce sesini daha da yükselterek ağlamaya başladı: - Babacığım, anneciğim, kurtarın beni, affedin beni, sizinle gelmek istiyorum ben... Naşide Hanım hemen kızının ellerini tuttu: - Tamam bebeğim, geldik işte, merak etme artık, annen, baban yanında. Götüreceğiz seni... Şükrü Bey hemşireden neler olup bittiğini öğrendikten sonra kızının yanına yaklaştı: - Şimdi rahatla prensesim, seni götüreceğim... Sonra arkasını dönüp bir kenarda olanı biteni şaşkınlıkla seyreden Murat'a döndü: - Bir daha karşıma çıkarsan senin bacaklarını kırdırırım bilmiş ol, düş kızımın yakasından!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.