Tiz bir çığlık attı Nevin hanım!..

A -
A +

Bir hıçkırık son kelimesini boğuklaştırmıştı. Kemal bey atıldı: - Nevin, Serdar hasta kardeşim. Yarın hastahaneye yatması gerekiyor. Yerini falan ayarladık. Söylenenleri anlamamış gibi gözleri Saliha hanıma döndü kadının. Ferit bey bitkin bir şekilde mırıldandı: - Serdar kan kanseri Nevin! Tiz bir çığlık attı Nevin hanım. Elleriyle ağzını kapatmıştı. Saliha hanım onun yanına koştu. Ellerini ellerinin arasına aldı. Dehşetle açılan mavi gözlerinin içine baktı: - Dur canım, her şeyin dermanı var... Hele bir hastahaneye yatsın çocuk, bir kontrol yapılsın baştan... Nevin hanım duymuyordu bile onun söylediklerini. Kendini yitirmiş gibi kocasına bakıyordu. Ferit bey ağlayarak yutkundu. Ne bir teselli sözcüğü, ne de başka bir şeyin fayda etmeyeceğini bilerek ağlıyordu. *** Meral kitaplarını kolunun altına iyice yerleştirdikten sonra arkasından hızlı adımlarla gelen arkadaşı Arzu'ya seslendi gülerek: - Haydi, biraz acele et, eve erken gitmem lazım, biliyorsun Serdar hasta. Arzu biraz daha hareketlendi. Meral'in yanına geldiği zaman nefes nefeseydi. - Ay, iki ayağımı bir pabuca soktun, sahi nasıl oldu Serdar? Baktı mı Ferit amcam, nesi varmış? - Bilemedi, ben sabah çıkarken hâlâ ateşliydi. Sanırım daha iyidir şimdi. Arzu anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı kendi kendine. Sonra Meral'e dönüp göz kırptı: - Neyse bırak sen onu da Tarık'ı anlat bana, bakıyorum bu aralar bayağı sık bir aradasınız... Utangaç bir şekilde tebessüm etti Meral: - Yok canım, evden gelip aldı sağolsun, ne var bunda? Arzu bir kahkaha attı: - Bırak şimdi bunları, bana masal anlatma, biliyorum ki sen de hoşlanıyordun bu çocuktan... Genç kız cevap vermedi. Gerçekten de aklının bir köşesinde sürekli duruyordu Tarık. Onun her hareketini beğeniyor, hayranlıkla izliyordu. Bugün akşam üzeri Tarık'ın bir işi olduğu için yalnız gidecekti evine. Öğlen tatilinde delikanlıyla konuşmuş, Tarık yarım saat bekleyecek olursa kendisini yine eve kadar bırakabileceğini söylemişti. Ama Meral bir an önce evde olmak istiyordu. Biliyordu ki özellikle hastalık olduğu zamanlarda babası titizlenir, evde rahatsız olan aile ferdine ilgi ve saygı gösterilmesini isterdi. Zaten Meral de ağabeyini merak ediyordu. Serdar öyle basit şeylerden etkilenecek bir çocuk değildi, sağlam bir bünyesi vardı, çok dayanıklıydı. İki kız hızlı adımlarla durağa yürüdüler. Meral etrafına bakındı: - İnsan hemen rahata alışıyor. Ne kadar zor gelecek şimdi otobüsle gitmek... Arzu anlamlı bir şekilde güldü. Çok beklemediler, otobüsleri gelir gelmez bindiler. Yol boyunca derslerden, okuldan, hocalardan bahsettiler. Saat altıya geliyordu. Arzu evine geldiği zaman iki yanağından öptü arkadaşını, muzipçe fısıldadı: - Bana bak! Yarın sabah Tarık gelecek olursa bu garibi de unutmayın, uğrayıp alıverin de yollarda sürünmeyeyim. Bunca yıllık hatırımız var... Meral kahkahalarla güldü: - Merak etme... Mutlaka haber veririm, gelip seni de alırız... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.