Belkıs bütün öfkesiyle haykırıyordu salonun ortasında: - Ne yani? Bana kalkmış, bilmem kaç yıl önce yüzünü bile görmek istemediğin bir kızın geri geldiğini söylüyorsun. İnanamıyorum sana Nazım! Nazım Bey sakindi. Yeşil gözlerini kısarak baktı karısına: - Seni neden bu kadar rahatsız ediyor kızımın gelmesi? Onun varlığını senden saklamadım. Geçmişi her şeyiyle anlattım. Neden bu kadar huzursuz oldun, bunu merak ediyorum... Belkıs hiddetinden ayakta duruyor, arada bir ileri geri yürüyordu. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu: - Onun neden ortaya çıktığı belli.. Bunca servet, bunca para, tırtıklamak için tabii ki, bellidir böyleleri... Sen yetiştirmedin ki, kim bilir hangi gecekonduda yetişti. Buraya gelebildiğine şaşırdım, yol bilmez iz bilmez bunun gibiler. Nazım kızı hakkında detaylı bilgi vermemişti Belkıs'a. Sadece geldiğini söylemişti. Acıyarak baktı karısına: - Bazı şeyleri artık masaya yatırmanın zamanı geldi Belkıs. Babamın haklı olduğu çok konu var. Tiz bir sesle bağırdı kadın: - Ne? Ne diyorsun sen? O yaşlı bunağa bana yaptıkları için hak mı veriyorsun yoksa? Nazım ayağa fırladı: - Dur bakalım hanımefendi! Bu kadarı kafi... İlk defa Nazım'ı böyle görüyordu Belkıs. Şaşırdı ve irkildi. Nazım'ın gözleri ateş saçıyordu: - Babam hakkında bu şekilde konuşamazsın. Kızım hakkında da konuşamazsın. Kimin ne için burada bulunduğunu ben çok iyi biliyorum. Bu şekilde davranmaya devam edeceksen hemen pılını pırtını topla ve bu köşkü terk et. Ya da gitmek istemiyorsan bu evin asıl sahiplerine gereken saygıyı göster. Belkıs kocasının ne kadar kararlı olduğunu ses tonundan anlamıştı. Hiçbir şey diyemedi. Ağlayarak odadan çıktı. Nazım kapıda hazır bekleyen Tahir'e döndü: - Bana sütlü bir kahve getirir misin Tahir... Kendine de yaptır bir tane. Biraz sonra ikisi karşılıklı pencere kenarındaki koltuklarda oturmuş kahvelerini yudumluyorlardı. Nazım bütün hikayeyi başından sonuna kadar anlatmıştı Tahir'e. Birisiyle konuşmak, içindekileri dışarı çıkarmak isteğiyle tutuşmuştu o ana kadar. Şimdi rahatlamıştı. Tahir az çok, ucundan kıyısından bildiği bu hikayeyi ilk ağızdan tüm detaylarıyla dinlemiş ve duygulanmıştı. Nazım bir yudum daha aldı kahvesinden: - Öyle çok benziyor ki annesine Tahir... Bir an sanki Nalan'ı gördüm karşımda. Bana da benziyor, hani havası var derler ya, öyle... Ama gerisi tıpkı annesi. Ağlamaya başlamıştı: - Yıllarca duygularını içinde saklamak ne demek bilir misin Tahir? Yaptığından pişmanlık duyup evladını özlemek, onu konuşamamak, hiç kavuşamayacağını bilmek... Bana "sizin kızınızım" dediği anda sandım ki öldüm de başka bir dünyadayım. Orada bir şeyler oluyor... Tahir saygıyla cevap verdi: - Bundan sonrası inşallah daha iyi olacak beyefendi... Öyle sanıyorum ki hem babanızın hem de sizin içinizde yanan bu vicdan azabı artık sona erecek. Göreceksiniz... Hiçbir mesele kalmayacak!.. > DEVAMI YARIN