Dürüye Haydar Beyin ışıltılı bakışlarından fevkalade bir şey olduğunu anlamıştı. Yemek sırasında yaşlı adamın neşeli tavırları dikkatini çekmişti. Perihan Hanım her zamanki gibi mağrur haliyle yemekten sonra sofradan kalktı: - Dürüye, kıza söyle de kahveleri verandaya getirsin. İçerisi çok sıcak. Dürüye sofradan kalktı ve ağrıyan ayaklarının etkisiyle sallanarak salondan çıktı. Haydar Bey karısına baktı: - Tamer nerede Perihan? Omuz silkti kadın: - Ne bileyim ben, akşamüzeri uğradı, kıyafetini değiştirip gitti. Bir arkadaşının sergisi mi varmış ne, kokteyl verecekmiş. Başını salladı yaşlı adam. İçi içine sığmıyordu. Dürüye'nin peşinden salondan çıktı. Emektar hizmetçi yardımcı kıza kahveleri söylüyordu mutfak kapısında. Haydar Beyi görünce dikkatle baktı onun yüzüne. Yaşlı adam başıyla gelmesini işaret etti emektar yardımcıya. Çalışma odasına geçti. Az sonra peşinden Dürüye girdi içeriye: - Gel Dürüye, yarın bir yere gideceksin. İki misafirimiz var... Yaşlı kadın anlamadı ilk önce. Birkaç saniyelik bir şaşkınlıktan sonra gözleri fal taşı gibi açıldı: - Ne diyorsunuz beyim, yoksa? Güldü Haydar Bey: - Evet Dürüye, Hazal ve Şevval İstanbul'da. Bugün bütün gün birlikteydik. Bu kadar güzel bir kız mı olur Dürüye! Torunum bir dünya güzeli. Hele Şevval, görünce gözlerine inanmayacaksın. Çok değişmiş. Ama değişmeyen tek şey bakışları. O masumiyet, insanlık hâlâ aynı. Ama Hazal bambaşka. Öyle sıcak kanlı, öyle yakın bir kız ki... Şevval çok güzel yetiştirmiş kızını. Bir sene kalacaklar burada. Şevval'in şirketi göndermiş. Dürüye ağlamaya başlamıştı. Koltuklardan birine oturdu. Elinde mendili omuzları sarsılıp duruyordu. Haydar bey içindeki coşkusunu paylaşacağı birisini bulmanın heyecanı ile gün içinde yaşadıklarını anlattı emektar yardımcısına. - Seni görmeyi çok istiyor Şevval. Yarın kahvaltıdan sonra birlikte çıkarız. Ben seni otele bırakırım. Sabahtan bekleyecekler. Akşam da ben gelirim. Birlikte döneriz. Yaşlı kadın sevinçle başını salladı: - Perihan Hanıma ne diyeceğiz? - Onu ben hallederim. Sana ihtiyacım olduğunu söylerim. Zaten umurunda değil onun bir şey. Yutkundu ve devam etti: - Hazal babasını görmek istiyor Dürüye!.. DEVAMI YARIN