Yavuz telefonu kapattıktan sonra şaşkın bir şekilde karısının yüzüne baktı. Golf kulübünde kayınvalidesi ve kayınpederiyle birlikte yemekteydiler. Kayınpederi gözlerini kıstı: - Hayırdır damat? Bir şey mi oldu? Yavuz başını iki yana salladı ve kekeledi: - Yok, yok bir şey, bir arkadaş, sanırım bir sorunu varmış, karısı hastalanmış... Tülay sinirli bir tavırla atıldı: - Bize ne? Neden seni arıyorlar? Sen cankurtaran mısın? Yavuz garip bir şekilde gülümsedi: - Haklısın hayatım, ne yapsın şaşırmış işte... Kayınvalidesi başını kaldırdı: - Para isteyecektir, yoksa gecenin bu saatinde karısı hastalanan adam neden arar, uzak durmak lazım böylelerinden... Amaaan, neyse, gecenin tadını bozmayalım... Yavuz saygıyla gülümsedi kayınvalidesine. Yeniden telefondan önceki konuya döndüler. Yavuz ne kadar gayret etse de durgunlaşmıştı. Saffet'in sözleri kafasını kurcalıyordu. Zaten Yadigar'ın halini beğenmemişti son gördüğünde. Tuhaf bir durgunluk vardı üzerinde. Söylenenleri algılamakta zorlanıyor gibiydi. Biraz geçtikten sonra masadakilerden izin isteyip lavaboya gitmek istediğini söyleyerek kalktı masadan. Restorandan dışarı çıkıp hemen telefonuna sarıldı. Yalçın'ı arıyordu. Az sonra kardeşi karşısındaydı: - Yalçın, biraz önce enişte bey telefon etti, Yadigar ablamı hastaneye kaldırmış, bir sinir krizi geçiriyormuş. Ben kulüpteyim, ilgilenemedim. Haber vereyim dedim... Yalçın monoton bir sesle cevap verdi: - Yarın bakarım ağabey, şimdi Neslihan'la sahile iniyoruz. Bir şeyler yiyip içeceğiz. Yavuz güldü: - Ben de öyle düşünmüştüm. Sabah beni ara da birlikte bakalım... - Anlaştık, haydi iyi geceler... Yavuz telefonunu kapatıp masaya geri döndü. Hayatında bu çeşit sürprizlerin olmasından hoşlanmıyordu. Kendi ailesiyle ilgili bir sorunun ön plana çıkması onu hep tedirgin etmişti. Karısının kendi ailesi hakkındaki düşüncelerini bildiği için bu tür olaylardan uzak durmayı yeğliyordu. Tülay'ın aşağılamalarına maruz kalmaktan nefret ediyordu. Yaşadığı en büyük korku onu kaybetmekti. Tülay da kocasının bu zayıf yönünü çok iyi kullanmasını beceriyordu. Masaya dönüp yerine otururken Tülay neşeyle bağırdı: - Yavuz, babam "İtalya'ya gidin" diyor, sana da bir değişiklik olur, birkaç gün tatil yaparız. Hem ben de alışveriş yaparım. Bu sezon için ayakkabı almam lazım. Annem Mert'le ilgilenecek... Yavuz gülümsedi: - Nasıl istersen canım, benim de ihtiyacım var birkaç gün dinlenmeye. İyi olur. Tülay sevinçle ellerini çırptı: - Tamam, ben yarın bilet ve rezervasyon işini ayarlarım. Yaşasın... Yavuz sevgiyle baktı karısına. Onun memnun olduğunu görmek rahatlatıyordu genç adamı. > DEVAMI YARIN