Turgay ve Selma alışverişe çıkmışlardı. Ayda bir defa birlikte sözleşirler, sonra aylık ihtiyaçlarını toptan alırlardı. Turgay ve Selma'nın çocukları yoktu. Çok istemelerine rağmen bir evlat sahibi olamamışlardı. Uzun süre bu konuda tedavi görmüşler, tıbbın kendilerine sağladığı bütün imkanları değerlendirmişlerdi ama bütün bu çabalar sonuçsuz kalmıştı. Sonunda bu durumu kabullenmişler, karı koca ikisi birlikte hayatın başka zevklerini paylaşmak konusunda karar vermişlerdi. Faruk ve İnci'nin üniversiteden arkadaşıydı ikisi de. Tıpkı onlar gibi Turgay ve Selma da mimardı. Ama Selma evlendikten sonra çalışmamayı tercih etmişti. Yine de kocasına zaman zaman projelerinde yardımcı olurdu, fikirleriyle destek olurdu... Büyük marketin içinde alışveriş arabasını ağır ağır sürerek ilerliyorlardı. Birden Selma'nın ilgisini rafların önünde duran genç kadın çekti. Yavaşça kocasının koluna dokundu: - Baksana Handan değil mi o? Hani Halil Amcanın kızı... Turgay karısının baktığı yöne çevirdi başını: - Evet Handan... Selma hızlandı ve genç kadının yanına yaklaştı: - Merhaba Handan! Nasılsın hayatım? Handan hızla döndü ve Selma ile burun buruna geldi. Kısa süren bir şaşkınlıktan sonra gülümsedi: - Selma Hanım... Ay, nasıl korktum birden. Nasılsınız? - Biz iyiyiz de sen nasılsın? Ne kadar uzun zaman oldu görüşmeyeli! Halil Amca, Saliha Teyze nasıl? Arayamadım onları da uzun zamandır... Handan dudaklarını ısırdı: - Sizin haberiniz yok tabii. Altı ay önce annemi, dört ay önce de babamı kaybettim maalesef. Selma şoke olmuştu: - Ne diyorsun sen? Aman Allah'ım, duydun mu Turgay, Halil Amca, Saliha Teyze vefat etmişler. Ah, çok üzüldüm Handan, neden bir haberimiz olmadı be kızım? Turgay da şaşırmıştı. Halil Bey Selma'nın babasının yanında uzun yıllar çalışmıştı. Sonunda aynı yerden emekli olmuş, çok sevdikleri bir insandı. Çok zengin ama çok da mütevazı bir adam olan Selma'nın babası Hayri Bey patron olmasına aldırmadan Halil Beylerle ailecek görüşmüş, onun emeğine ve kendisine hep saygı duymuştu. Turgay eşine döndü: - Şurada kahve içilecek bir yer var, gidip oturalım orada, haydi Handan Hanım, biraz laflarız. Birlikte hipermarketin kafeteryasına gittiler. Kahvelerini ısmarladılar. Selma atıldı: - Babamın da haberi yok, şimdi duyunca çok üzülecek. Handan hafifçe gülümsedi. Babasının çevresinde ne kadar çok sevildiğini çok iyi bilirdi... DEVAMI YARIN