Üç gün sonraya gün almışlardı...

A -
A +

Meral son derece tedirgin bir şekilde yürüdü delikanlının yanında. Neden sonra usulca fısıldadı: - Ya annen? Ona bir şey söylemeyecek misin? - Yok canım... diye dudak büktü Tarık. Babam söyler, çok da ilgileneceğini sanmıyorum. O kendi alemindedir, varsa yoksa kumar. Her gün konken partilerine gider. Sabahtan gece yarılarına kadar. Bir de kardeşim var ama onun ne yaptığını inan ben de bilmiyorum. Şaşkınlığı doruk noktasına gelmişti genç kızın. İçinden bir ses yanlış yaptığını haykırıyor ama basireti bağlanmış bir şekilde ne bu sese kulak verebiliyor, ne de yaşadıklarını yorumlayabiliyordu. Bir robot gibi, düşüncesizce genç adamın ardından sürükleniyordu. Hem de hiç itiraz bile edemeden... Tarık onun duşünmesine bile fırsat vermeyecek şekilde organize ediyordu her şeyi. "Yıldırım nikah" için müracaatlarını yaptılar. Üç gün sonraya gün alabilmişlerdi. O da Erdal beyin hatırlı tanıdıklarının vasıtasıyla. Meral uyur gezer gibi dolaşıyordu genç adamın ardında. Sanki hayatında ilk defa sokağa çıkmış gibi şaşkın, gerçeklerden bir o kadar da uzaktı. Tarık akşam üzeri kendi evine götürdü genç kızı. Meral ancak filmlerde gördüğü bir zenginliği fark etmişti evin içine girer girmez. Gerçekten de muhteşem bir varlığın içinde yüzüyordu Tarık. Üç katlı bir köşkte oturuyorlardı. Sadece bahçesi neredeyse bir futbol sahası kadar büyüktü. Evin içinde dolaşan üç ayrı hizmetçi vardı. Küçük bir saray salonunu andıran salondaki bütün eşyaların her biri bir servet değerindeydi. Meral'in şaşkınlığıyla karışık hayranlığını da fark eden Tarık böbürlenerek onun yüzüne baktı: - Artık bu evin prensesi olacaksın, benim de prensesim aynı zamanda... *** Ferit bey gözlerinde biriken damlaları elinin tersiyle silerek, içini çekti. Arzu karşısında oturmuş, dudaklarını ısırmış, yere bakıyordu. Nevin hanım içler acısı bir sesle mıldandı: - İki evladımı birden kaybettim. Biri gençliğinin baharında gitti ötekini de ben öldürdüm beennn!.. Bir ana yüreği nasıl dayanır bu acıya? Nasıl katlanır? Ben de canımı al Allah'ım? Esra hemen fırladı yerinden, onun yanına oturdu: - Anne, ne olur bu kadar yıpratmayın kendinizi... Yoksa bünyeniz dayanamayacak... babamı düşünün, ikinizin birbirinize destek olması lazım. - Biz bittik gelin kızım, bittik... Ben gözümden sakındım Meral'imi, başına bir şey gelmesin diye gözünün içine baktım. Birinin acısını yaşadım, ötekini koruyayım istedim...Ama o ne yaptı? Bizi bu halimizde, ona en çok ihtiyacımız olduğu anda bırakıp gitti. Asla affetmeyeceğim, bu ne büyük felakettir böyle? Esra söyleyecek bir şey bulamadı. Yan gözle Arzu'ya baktı. Genç kız derin bir soluk alarak dinlemişti yaşlı kadını. İçini çekerek fısıldadı: - Hiç böyle bir şey yapacak kız değildi Meral... Nasıl yaptı? Bir bunalım geçiriyordu son zamanda, çok şikayetçiydi, "boğuluyorum" diyordu, ama böyle bırakıp gidebileceğini hiç düşünmemiştim. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.