Uğur derin bir nefes aldı. Muhtarın masasının karşısındaki suni deri kaplı koltuklardan birine oturdu. Neriman onun yaşlanmış olduğunu düşündü. Kilo almıştı. O ilk tanıdığı incecik delikanlı şimdi yerini hafif göbekli, şakakları dökülmüş ve kırlaşmış bir adama bırakmıştı. Uğur cebinden bir sigara çıkartıp yaktı. - Bana olan öfkeni kusabilmen için sana verdiğim bu fırsatı iyi değerlendiriyorsun bakıyorum. Neriman âdeta zıpladı yerinden: - Bu nasıl bir söz böyle? Sana olan öfkemin etkisinde kalsaydım şimdi burada karşında olmazdım. Bu da benim en doğal hakkım olurdu. Çocuklarının doğduğu gün, onların neye benzediğini bile merak etmeden bırakıp gittin. Bak Uğur, ben bugüne kadar sadece kızlarım için çalıştım çabaladım, sadece onlar için didindim. Şimdi de sadece onları düşündüğüm için karşındayım. Bunun ötesinde bir şey yok! Uğur onun sinirlenmesinden tedirgin olmuştu. Eliyle işaret etti: - Tamam, tamam! Bir şey söylemedim. Benim de tek isteğim zaten onları görmek... Nasıl görebileceğim? Neriman durakladı. Sonra önüne baktı: - Bir tanesini görebileceksin sadece. Öteki yok. Uğur şaşırmıştı: - Yok mu nerede? Yatılı falan mı okuyor? Neriman acı bir gülümseme ile baktı onun yüzüne: - Yatılı mı? Benim o kadar gücüm hiç olmadı ki!.. Kaçtı bir tanesi. Bir serserinin peşine takılıp gitti. Polis, savcılık, herkes arıyor ama yok ortada. Uğur'un dudakları titremeye başlamıştı: - Ne, nasıl yani? Sen neredeydin peki o kaçarken? Neriman gözlerini kısarak baktı karşısındaki adama: - Bana çocuklarımın başına gelenlerin suçlusuymuşum gibi davranmaya hakkın var mı senin? Bugüne kadar nelerinde yanındaydın da şimdi bana kalkmış hesap soruyorsun? Hangi hakla ha?!. Uğur yeniden durakladı. Kekeledi: - Yok, hesap falan sormuyorum, sadece olayı merak ettim. Neriman, bizim aramızda ne olduysa oldu, bu bizim meselemiz, çocukları karıştırmayalım ne olur! Anlatır mısın ne olduğunu? Neriman fazla uzatmaması gerektiğini düşünerek sakinleşti. Oturdu karşısına kocasının ve usul usul anlattı olanı biteni. Sonunda da: - İşte böyle, o günden beri bir haber alınamadı. İçim yanıyor, her gece ağlamaktan bitap düştüm, gözlerim görmüyor artık ama yok! Uğur düşünceliydi. Bir şeyler sormak istiyor ama beceremiyor gibiydi. Neriman ise kendisinde hep var olan pratik zekâsıyla onun kıvranmalarının sebebini hemen anlamıştı. Acı bir gülümsemeyle atıldı: - Evden kaçıp gidenin adı İpek. Evde kalanın adı ise Gül! Uğur şaşkın, huzursuz ve suçlu bir ifade ile baktı genç kadının yüzüne ve sonra başını eğdi. Hafifçe mırıldanmıştı bu arada: - Teşekkür ederim, ben de tam isimlerini soracaktım... > DEVAMI YARIN