Bir ay göz açıp kapayana kadar geçmişti. Nejat otobüsten iner inmez kendisine doğru koşarak gelen karısına kollarını açtı. İki genç hasretle sarıldılar birbirlerine. Bahar ağlamaya başlamıştı. Nejat onun saçlarını okşadı: - Neden ağlıyorsun hayatım? Bak zaman akıp gidiyor işte. Bu da geçecek. Bahar hıçkırıklar içinde başını salladı: - Biliyorum canım, biliyorum ama elimde değil. Şimdi uzaklara gideceksin. Koskoca on sekiz ay geçecek... Nasıl dayanacağım ben? Nejat gülümsedi: - Ondan sonra nasıl mutlu olacağımızı düşünerek geçir bu zamanı. Acemi devrem bittikten sonra gideceğim yere göre sen de gelirsin yanıma. Birlikte yaparız askerliği... Bahar güldü: - Deli, ben neden yapacakmışım ki... Nejat çantasını aldı: - Haydi gidelim buradan. Nereye gideceğiz şimdi? - Özlem'e gidiyoruz. Başka bir yerde kalamayız. Haberi var, anahtarı verdi bana. Nejat gözlerini uzaklara çevirdi: - O kızın hakkını da nasıl öderiz bilmem. Sonra gözlerini karısına çevirdi: - Annen ve baban biliyor mu geldiğimi? Başını salladı Bahar: - Biliyorlar. Bu gece Özlem'de kalacağımı söylerken senin geleceğini de haber verdim. Hiçbir şey söylemediler. Ama ikisi de bozuldu. Belli oluyordu her hallerinden. Nejat yutkundu: - Hâlâ aynı değil mi her şey? "Evet" diye başını salladı Bahar. Sonra kocasının koluna girdi: - Şimdi bunları düşünerek şu kısıtlı zamanı dramatikleştirmeyelim. Koskoca bir gün var bizim olan. Gidip bir yerde yemek yiyelim. Sonra dolaşırız biraz. O gün gerçekten unutulmayacak bir gün yaşadılar. Nejat'ın çantasını Özlem'in evine bıraktıktan sonra çıkıp güzel bir yemek yediler. Sonra Boğaz'a gittiler. Çay bahçesinde oturdular ve gelecek hakkında planlar yaptılar. Çarşıda dolaştılar. Vitrinlere baktılar. Mobilya mağazalarını gezdiler. Eve dönmeye karar verdikleri zaman hava kararmıştı. Özlem evdeydi gittikleri zaman. Sofrayı hazırlamış, yemekler yapmıştı. Sarıldı Nejat'a: - Enişte, özlemişim seni yahu! Haydi sofraya, gülmeyin ama ben açım. Kahkahalar patladı yeniden. İki genç sevgiyle birbirlerine bakıyorlardı. > DEVAMI YARIN