Verecek hiçbir cevap bulamadı!

A -
A +

Şevket Bey de karısı gibi erken uyanmıştı. O da namazını kıldıktan sonra giyinmiş, ev halkının kalkmasını beklemeye başlamıştı. Saat sekize doğru holden gelen gürültüler Yalçın veya karısının uyandığının habercisiydi. Usulca oda kapısını açıp başını uzattı. Mutfaktan geliyordu gürültüler. O tarafa doğru yürüdü. Gelini Neslihan uykulu gözlerle mutfakta bir şeyler yapıyordu. Yavaşça öksürdü ve: - Günaydın kızım, hayırlı sabahlar olsun dedi. Neslihan kaşlarını çattı ve asık bir suratla yukarıdan aşağıya süzdü yaşlı adamı: - Gidiyorsunuz galiba! dedi sertçe... Şevket Bey başını salladı: - Size yük olduğumun farkındayım kızım, şimdi dışarıya çıkıp karımla birlikte hiçbirinize muhtaç olmadan yaşayabileceğimiz bir yer bakacağım. Kalmayacağız başında meraklanma!.. Neslihan dudaklarını büzdü, verecek hiçbir cevap bulamamıştı. Ama yaşlı adamın kararlı çıkışı da sinirine dokunmuştu, usulca mırıldandı: - Çok iyi edersiniz... Şevket Bey bu cümleyi duymazlıktan geldi. Ayakkabılarını giyerken Yalçın göründü. Pijamaları hâlâ ayağında, ne olup bittiğini anlamaya çalışan şaşkın gözlerle baktı: - Nereye baba? Sabahın köründe hayırdır? Şevket Bey pardösüsünü giyerken gülümsedi oğluna: - Çıkıyorum oğlum, bir yer bakacağım annenle kendim için, buralarda barınamayacağımız belli... Huzurunuzu kaçırmayalım. Yalçın şaşkın ve tedirgin bir şekilde karısına döndü. Neslihan kibirli bir pozla omuz silkti: - Israr etme Yalçın, kendisi istemiyor burada kalmayı... Yalçın dudaklarını ısırdı: - Baba, ne var işte şurada oturuyoruz, şimdi sırası mı yeni bir yer aramanın? Bu sözleri duyan Neslihan, Şevket Beyden önce atıldı cevap vermek üzere: - Yalçın, sana bir hafta dedim... Bir hafta sonra sana yemin ediyorum toplar valizimi giderim buradan, sevgili ananla ve babanla doya doya oturursun... Şevket Bey elini kaldırdı: - Benim yüzümden birbirinizi kırmayın çocuklar, Allah'a şükür daha ölmedim, kendi hayatımı tanzim edebilirim ben... Oturun kahvaltınızı edin. Sonra gelinine döndü: - Dua et, işim rast gitsin, akşam birbirimizin yüzünü görmeyelim... Kapıyı cevap beklemeden kapattı. Bir süre bekledi sokak kapısının önünde. Sinirleri bozulmuştu. İçinde bir pişmanlık vardı. Yalçın için yapmıştı her şeyi, onun borcunu kapatmak uğruna evinden olmuştu. Teşekkürün bu olmaması gerektiğini düşünüyor, birazcık olsun saygı bekliyordu. Sokağa çıkınca nereye gittiğini bilmeden bir süre yürüdü. Sonunda karısına gitmeye karar vererek yolunu değiştirdi. Yadigar'ın evinde daha rahat hareket edebileceğini düşünüyor, kızının onları bağrına basacağına inanıyordu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.