Yakışıklı bir genç olmuştu

A -
A +

Birbirinin aynı tip villaların dizildiği ağaçlıklı yolda ilerleyen küçük, kırmızı otomobil homurdanarak durdu. İçinden inen uzun boylu, yakışıklı, saçları ensesini biraz geçmiş, siyah gözlü yakışıklı genç adam çevik hareketlerle baştan üçüncü villanın bahçesine girdi. Az sonra verandayla kapalı olan sokak kapısının önündeydi. Kapıyı açan yaklaşık elli yaşlarındaki kadın, genç adamı görünce mutlulukla tebessüm etti: - Canım, hoş geldin... - Hoş bulduk anne. Karnım çok aç! Alev kapıyı kapatıp gülümsedi: - Bir tanem, ne zaman tokum diye girdin ki bu kapıdan... Serdar muzip bir tavırla annesine döndü: - Sen de öyle harika yemekler yapma o zaman. Hiçbir yerde o tadı bulamıyorum. Bu sırada salonun kapısında beliren kır saçlı, gözlüklü adam lafa karıştı: - O zaman evlenince ne yapacaksın be evlat? Annen gibisini bulamayacaksın. Alev ikisini de susturmak için sesini yükseltti: - Susun bakayım, ne oluyor size böyle? Ben de herkes gibi pişiriyorum işte, hem benim oğlum da becerikli bir kızla evlenecek. Coşkun bir kahkaha attı: - Gören de senin oğlun üç beş yaşında, sen de onu teselli ediyorsun sanacak. Alev'ciğim, adam koskocaman oldu baksana... Omuzlarını kaldırdı Alev: - Olsun, o benim için daha bebek. Hem çok konuştunuz artık, girin içeri oturun, ben de yemek hazırlayayım. Sofra hazırlanacağı zaman seslenirim ama. Bugün Şahika yok, izinli! Baba oğul keyifle salona girdiler. Tam köşedeki büyük ekranda futbol kanalı açıktı. İkisi de hevesle karşısına oturup hararetle futboldan konuşmaya başladılar. Alev mutfakta salata ile oyalanıyordu. Serdar bu sene üniversiteden mezun olmuştu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirmişti. İhtisas için çalışıyordu artık. Mezun olalı henüz on beş gün falan olduğu için babasının ve annesinin de ısrarlarıyla birkaç haftalık tatil ilan etmişti kendisine. Baba oğul aynı mesleğin insanı olmaktan memnundular. Coşkun da İstanbul Üniversitesi Hastanesinde öğretim görevlisi olarak çalışıyordu. Profesör olmuştu on beş yıl önce. Biraz kilo almıştı Coşkun. Saçları kırlaşmış, yüzüne daha olgun gösteren birkaç çizgi daha eklenmişti. Serdar'a sevgiyle baktı. Yakışıklı bir genç olmuştu. Gülümsedi: - Tatil fikrini düşündün mü oğlum? Ne dersin? Dün, üçü birlikte tatil yapmayı teklif etmişti. Heyecanla baktı oğluna. Serdar başını salladı: - Gidelim baba, şöyle ailecek bir tatil yapalım birkaç gün... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.