Payidar büyük şirket binasından koşar adımlarla inerek karşı kaldırıma park etmiş olan Sedat'ın arabasına doğru ilerledi. Ön kapıyı açıp koltuğa yerleşti. Sedat gözlüklerini çıkartarak dikkatle baktı genç kıza: - Ne oldu? - Bir sürü evrak istediler ama inan bana olacak gibi. Büyük bir şirket. Çok ilgilendiler. Nüfustan kayıt örneği, ikametgah belgesi ve lise diplomasını istiyorlar. Sedat kontağı açarken başıyla onayladı: - Tamam hepsi var zaten sende, bizim ofise gidip fotokopilerini çekelim bu evrakların, hepsini dosyalar götürürsün. Parasını konuştun mu? Omuzlarını kaldırdı Payidar: - Şimdilik asgari ücretin biraz üstünde dediler. İki maaş da ikramiye varmış. Öğlen yemeği ve yol parası. Ardından adama dönüp gülümsedi: - Bundan iyisi can sağlığı... Nasıl olsa senden bana hayır yok belli ki... Sedat yüzünü buruşturdu: - Neden böyle konuşuyorsun anlamıyorum, sana söz verdim değil mi? Biraz zaman dedim. Senin yanında aradım avukatı, biliyorsun... Dava açılır açılmaz bu iş bitecek. Artık eve de gitmiyorum... Gerçekten de Sevim olayı öğrendiğinden beri otelde kalıyordu Sedat. Sevim asla eve girmemesini söylemişti. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı ve bu yalnızlık belki Sedat için de iyi olacaktı. İkisinin de birbirlerinden uzak, düşünmeye ihtiyaçları vardı. Sedat bu arada olan biteni Payidar'dan gizlemeye, ona tutamayacağı sözler vererek kendine bağlamaya devam ediyordu. Ciddi olarak hiçbir zaman karısından ayrılmayı düşünmemişti oysa. Adamın bu sözleri üzerine Payidar atıldı: - Şaka yaptım hayatım zaten... Dört gözle bekliyorum serbest kalacağın günleri... İkimiz birlikte çok mutlu olacağız, buna bütün kalbimle inanıyorum. Sedat gülümseyerek uzanıp onun elini tuttu. Az sonra galeriye gelmişlerdi. Ayşen ikisinin birlikte olduğunu görünce heyecanlandı. Sedat hiçbir şey olmamış gibi Ayşen'e Payidar'ın evraklarını uzattı: - Ayşen, şunların ikişer tane fotokopisini çıkartıp getirir misin? Ayşen uzatılan evrakları almadan önce yan gözle Payidar'a baktı. Genç kız burnu havalarda, sanki oraların hanımefendisiymiş gibi kibirli bir tavırla selam bile vermeden Sedat'ın odasına doğru yürümüştü. Ayşen elindeki evraklara bakınca aradığı şeyin kucağına düştüğünü fark etmekte gecikmedi. Bu evraklar arasında Payidar'ın kim olduğu, nerede oturduğu, anası, babası, her şeyi hakkında bilgiler vardı. Onlara göstermeden üç tane fotokopi çekti. İkisini güzelce dosyalayıp Sedat Beyin odasına götürdü ve teslim etti. Diğer partiyi ise çekmecesine gizledi. Sevim hanımın istediği bütün bilgileri ele geçirmişti bile. O gün akşamı zor etti. Sedat Bey ve Payidar iki saat kadar galeride kaldılar. Öğlen yemeği için karşıdaki kebapçıdan kebap getirtip galeride yemek yediler. Öğleden sonra ikiye doğru birbirlerine süzgün gözlerle bakıp, şakalaşarak dışarı çıktılar ve el ele tutuşup arabaya doğru yürüdüler. Sedat artık galeriye dönmeyeceğini söylemişti Ayşen'e. Onlar arabaya binip uzaklaşır uzaklaşmaz Ayşen telefona sarıldı ve Sevim hanımın numarasını çevirdi. Elindeki bilgileri ve olanları vakit geçirmeden iletmek istiyordu... > DEVAMI YARIN