Yardım ümidiyle etrafına bakındı!..

A -
A +

Kadriye çorbayı sofraya getirip oğlunun tabağına uzandı. Harun oldukça düşünceli görünüyordu. Kadriye onun sıkıntılı halini yorgunluğuna bağladı. Yemekleri koyduktan sonra besmeleyle oturdu oğlunun karşısına: - Harun'um, çok mu yorgunsun? Genç adam derin bir uykudan uyandırılmış gibi irkildi: - Bir şey mi dedin anam? - Durgunsun oğlum! Şaşkınlıkla kekeledi Harun: - Yok anne, şey... yorgunum... - Haydi yemeğini ye o zaman evladım, hemen yat. Bir sıcak banyo yap istersen, gevşersin biraz. Harun üzgün bir şekilde gülümsedi: - Tamam anam, sen merak etme... Lokmalar boğazında düğümleniyordu. Kardeş hasretiyle, kardeş sevgisiyle, vazife sorumluluğu çarpışıyordu. Yapması gerekenin ne olduğunu, doğru olan kararın hangisi olduğunu biliyordu. Ama gerçekleri öğrendiği zaman bunu annesine nasıl açıklayacağını, onun bunca senedir süren ıstırabına nasıl katkıda bulunacağını da irdeleyebiliyordu. İki arada bir derede kalmış hissediyordu kendisini. Düşünceler beyninde dans ediyor, sağlıklı kararlar veremiyordu. Akşamüzeri yakalanan adamın verdiği her iki isim hakkında da tutuklama emri vermişti. Polis her yerde arıyordu Alper'i. Onun eninde sonunda adaletin eline geçeceğini biliyordu Harun. Beklemeye karar verdi. O yakalandığı zaman yıllar süren hasreti bitecekti ama ya arkası? Sonunda dayanamadı, kaşığını bıraktı masaya. Kadriye şaşkın bir şekilde baktı oğlunun yüzüne: - Ne o? Sevmedin mi yoksa yavrum? - Çok sevdim anne, ellerine sağlık ama hiç iştahım yok, canım istemiyor. Kusura bakmazsın değil mi kalksam. Yemek yemek istemiyorum. Bir banyo yapıp yatacağım. Kadriye üzgün bir şekilde boyun büktü: - Sen bilirsin yavrum, nasıl istersen, sonra acıkırsan ısıtırım yeniden. Harun masadan kalkıp odadan çıktı. Kadriye onun çok daha yorgun olduğu zamanları bilirdi. Hiçbirisinde işinin yorgunluğunu, sıkıntılarını eve taşımamaya özen gösterirdi. Bu sefer bir farklılık vardı. Yine de aklına kötü şeyler getirmemeye gayret ederek oğlunun tabağını masadan kaldırdı. *** Alper hızlı adımlarla yürüdü sahil boyunca. Evin içinde kapalı kalmaktan bunalmış, biraz hava almak için dışarı çıkmıştı. Sahildeki büfeden bir paket sigara almış, karnını doyurmak için yakındaki bir lokantaya doğru ilerliyordu. Tam o sırada arkasından kendisine seslenildiğini duydu. Hızla döndü. Üç tane polis memuru duruyordu. Alper şaşkınlıktan donup kalmıştı. Polisler yaklaştı: - Alper Kaya, tutuklusun. Konuşmama hakkın var. Söylediğin her şey..... Ellerine takılan buz gibi kelepçeye bakakalmıştı Alper. Böylesine tedbirsiz davrandığı için kendi kendine öfkeleniyor, pisi pisine yakalandığını düşünüyordu. Yardım istercesine etrafına bakındı. Polisler onun koluna girerek az ileride duran otomobile doğru yürümesini istediler. Her şey bitmişti artık... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.