Yaşlı adamın rengi solmuştu

A -
A +

Ahmet Fazıl Bey koltuğundan fırladı Onur'u görünce: - Ne zaman döndün sen? Şimdi aklımdan seni aramayı geçiriyordum, gel şöyle anlat bana olan biteni!.. Biliyor musun, tek umudum sensin... Onur dudaklarını ısırdı. Gülümsemeye çalıştı: - Bu sabah döndüm... Doğruca buraya geldim Fazıl Amca... Yaşlı adamın sade ama pahalı döşenmiş odasındaki maroken masanın önündeki hakiki deri koltuklardan birine oturdu. Fazıl Bey dikkatle yüzüne bakıyordu ve bu bakışlar Onur'u son derece rahatsız ediyordu. Karakter olarak yalan söylemeye alışık bir insan değildi. Ama burada gerçekleri söylemesi demek sevdiği insanın hayatını değiştirmesi demek olacaktı. Bu değişikliğin Aylin'i mutlu etmeyeceğini hatta belki de bundan sonraki hayatını tümüyle allak bullak edeceğini biliyordu. Ahmet Fazıl Bey atıldı: - Hoş geldin evlat! Anlat ne buldun? Bulabildin mi torunumu? Onun izine yaklaşabildin mi? Onur gözlerini kapadı bir iki saniye, derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı: - Hiçbir şey bulamadım Ahmet Fazıl Amca! Zaten iğneyle kuyu kazmak gibi bir şey. Emekli sandığından adrese ulaşmak istedik, bir adres bulduk ama orada kimse yok. Zaten kayıtlı adreste artık ev yok. Malum kayıtlar olması gerektiği kadar titiz değil... Oradayken düşündüm, bence daha fazla üzerine gitmenin bir anlamı yok bu işin. Kim bilir belki de son derece güzel ve sağlıklı bir hayat kurmuştur kendine, allak bullak etmek ona bir fayda sağlamayacak. Yaşlı adamın rengi solmuştu. Kaşlarını çattı: - Ya ben? Ben ne olacağım? Biliyor musun Onur, kendimi yapayalnız hissediyorum. Sanki etrafımdaki herkes benim kuyumu kazmak istiyor. Herkes menfaat peşinde... Onur acıyarak baktı yaşlı adama: - Bence sizi bir doktora götürelim Fazıl Amca... Psikolojik yardım alalım. İnanın bana faydası olur. Daha rahat bakarsınız olaylara... Yıllar önce bir karar vermişsiniz. Ama hatalı, ama doğru... Şimdi yıllardan sonra bunun rotasını değiştirmek inanın birçok insanı rahatsız edecek. Adam bir ok gibi fırladı yerinden. Hızla pencereye doğru gitti: - Hayır! Ben torunumu bulacağım Onur. Şimdi olmadı ama başka yollar deneyeceğim. Param var, gücüm var... Vicdanımın beni rahatsız eden feryatlarını başka türlü dindiremem!.. Onur da ayağa kalkmıştı. Fazıl Bey kararlı bir şekilde döndü ve genç adama baktı: - Her şeye yeniden başlıyorum... - İyi düşündünüz mü Fazıl Amca? O kızcağızın da neler yaşayacağını düşündünüz mü? Dudakları titriyordu yaşlı adamın. Onur onun gerçekten bu işi sonuçlandırmaya kararlı olduğunu açıkça anlayabiliyordu. Kapıya doğru yürüdü: - Bundan sonrası size ait Fazıl Amca, ben uğraştım ama yapamadım. Ama... Yutkundu, birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra devam etti: - Bir kere daha düşünün derim. Sadece kendi vicdanınızı rahatlatmak için başka bir hayatı allak bullak etmeye hakkınız yok. İyi düşünün!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.