Teşhis konulduktan üç buçuk ay sonra bir gece Nihal apar topar hastaneye kaldırıldı. Zaten son on gündür yataktan çıkamıyordu. Servet Hanım o gece genç kadının iyice fenalaştığını, zaman zaman bilincini kaybettiğini fark edince Ahmet Nejat'ı karşı bakkala gönderip Sibel Hanıma telefon ettirmiş, durumu anlattırmıştı. Hemen geldi Sibel Hanım. Bir taksi çağırdılar ve Nihal'i hastaneye yetiştirdiler. Doktorlar hızla müdahale ettiler. Ahmet Nejat da gelmişti hastaneye. Korku dolu gözlerle Servet Hanıma sokulmuş, ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Annesinin uzun zamandır hasta olduğunu biliyordu ama bu hastalığın mahiyetinden haberi yoktu. Acı haber hastaneye gelmelerinden bir buçuk saat sonra geldi. Tedavi odasından çıkan doktor üzgün bir şekilde yaklaştı Sibel Hanıma: - Artık yapabilecek bir şeyimiz yok Sibel Hanım. Son dakikaları. Hastayı kaybediyoruz. Oğlunu istiyor. Küçüğü yanına götüreceğim... Ahmet Nejat tedirgin bir şekilde doktorun elini tutup odaya girdi. Yatağın içinde küçücük kalmıştı Nihal. Zoraki bir gülümseme ile baktı oğluna. Ahmet Nejat ağır adımlarla yaklaştı yatağa. Annesinin solgun, bir deri bir kemik kalmış elini tuttu. Nihal güçlükle konuşuyordu: -Oğlum, canım oğlum... Bundan sonra artık yalnız kalacaksın... Ben yanında olamayacağım... Küçük çocuğun dudakları titriyordu. Nihal derin bir nefes alıp devam etti: - Okuyacaksın oğlum, bana söz ver!.. Başını salladı Ahmet Nejat. Boğuk bir hıçkırıkla sarsıldı: - Ağlama yavrum... Bu herkesin başına gelebilir... Buna alışacaksın. Senden tek isteğim kendine güven, kuvvetli ol. Oku... Ben o zaman gittiğim yerde rahat olurum. Eğil de seni bir kez daha öpeyim... Ahmet Nejat yavaşça eğildi. Annesinin dudakları yanağına değdiği zaman irkildi. Buz gibiydi Nihal. - Şimdi bana Sibel Teyzeni gönder oğlum, haydi Allah'a emanet ol... Ahmet Nejat yaşlı gözlerle çıktı odadan. Sibel Hanım Nihal'in yanına geldiği zaman hasta kadın artık güçlükle nefes alıyordu. Gözlerini açıp uzun uzun baktı kadına: - Sen benim hayatımdaki en iyi, en güzel şeysin Sibel Abla. Her şey için teşekkür ederim. Hakkını helal et! - Saçmalama kız... İyi olacaksın... Acı bir gülümseme belirdi dudaklarında Nihal'in. Gözlerini kapattı: - Oğlum önce Allah'a sonra sana emanet abla... Servet Ablaya da sahip çık ne olur. Bunca zaman benim kader arkadaşım oldu. Başını salladı Sibel. - Merak etme sen... Genç kadın dudaklarını ıslattı diliyle. Artık nefesi hırlamaya başlamıştı. Göz bebekleri büyümüştü. - Allah yardımcıları olsun... Gözlerini kapattı. Eli Sibel'in avuçlarındaydı. Bir müddet konuşmadı. Birkaç dakika sonra yeniden açtı gözlerini. Dudaklarından dökülen Kelime-i şehadet son sözleri oldu. Hafifçe gülümsedi ve başı yanına düştü. Nihal artık huzura kavuşmuştu. Sibel Hanım boğuk bir sesle haykırdı: - Nihal!.. Canım benim!.. O sonu gelmez uyku, zavallı Nihal'i kollarına almıştı artık... > DEVAMI VAR