"Yazıklar olsun sana Nermin!"

A -
A +

Nermin gideli iki gün olmuştu. Arif Sıtkı Bey sabah kalkmış, çayını içtikten sonra günlük gazeteleri alıp salondaki koltuğuna kurulmuştu. Müberra Hanım sabahlığı ile salona girdiği zaman gazetelerin yarısı bitmişti bile. - Günaydın Müberra... Yaşlı kadın donuk bakışlarla süzdü kocasını. Başını salladı. İyice yaşlanmıştı. Ömer'in ölümünden sonra hızlı bir çöküş yaşamış ve yıkılmıştı. Hizmetçinin getirdiği kahveyi alıp kocasının karşısındaki koltuğa oturdu: - Bugün oğluma götür beni Arif Bey! Yaşlı adam yutkundu: - Daha geçen hafta gittik... - Her gün götür... Geçen hafta gittiysek ne olmuş? Gitmeyecek miyim yani, ben oğluma gitmek istiyorum. Her gün, her saniye onun yanında olmak istiyorum Arif Sıtkı Bey anlayışla salladı başını: - Peki Müberra... Kahvaltıdan sonra gideriz... Bu sırada hizmetçi kız içeriye girdi ve telaşlı bir şekilde: - Beyefendi bakar mısınız, bir bey geldi, burası onun eviymiş... Arif Sıtkı Bey ve Müberra Hanım şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Yaşlı adam ayağa kalktı ve salon kapısına doğru yürüdü. Omuzları düşmüştü artık. Müberra Hanım onun çok çöktüğünü düşündü arkasından bakarken. Ömer'in ölümü dev gibi bir adamı yerle bir etmişti âdeta. Arif Sıtkı Bey kapının önünde bekleyen uzun boylu, orta yaşlı adama: - Hoş geldiniz, buyurun ne istemiştiniz? diye sordu merakla. - Beyefendi, bu konak benim. Geçen ay satın aldım burayı. Buyurun tapum. Yaşlı adam hayretle adamın uzattığı kâğıdı aldı. Ağzı kurumuştu. Yutkundu: - Ama... Beyefendi, ben bilmiyorum, nasıl olur bu? - Nermin Karaman adında bir bayan sattı bana burayı. Bir ay müsaade istedi benden boşaltmak için. Ben de verdim. Bugün doldu bir ay. Ben eşyalarımla geldim kapıya. Lütfen evimi bana teslim edin, yoksa bu iş emniyete intikal edecek. Arif Sıtkı Bey düşmemek için duvara tutundu. Müberra Hanım da arkasında belirmişti. Kocasının elinden tapuyu aldı ve şaşkınlıkla okudu. Yüz hatları gerildi ve başını arkaya attı: - Bunu beklemeliydim senden Nermin, beklemeliydim... Oğlumun ölümü kadar ağır bir darbe vurdun bize... Yazıklar olsun! Arif Bey hemen telefona sarıldı ve avukatını aradı. Ama yapılacak hiçbir şey yoktu. Konak satılmıştı ve çıkmaları gerekiyordu. Araya avukatın da girmesiyle konağın yeni sahibinden ancak yirmi dört saatlik bir izin alınabildi. Yaşlı çift allak bullak olmuştu... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.