Emekli genel müdür Refik Bilgin ve Profesör Doktor Altan Ergin Haydarpaşa Garında yan yana durmuşlar, heyecan içinde dakikada bir saatlerine bakıyorlardı. Refik Bey tok sesiyle söylendi: - Bir kere de zamanında gelse şu trenler! Kaç gündür yolda çocuklar, perişan oldular. Altan Bey az önce baktığını unutarak tekrar saatine göz attı: - Evet gelmesi lazımdı. Hava da iyiydi. Sabah hava durumunu dinledim. Refik Bey gülümsedi: - En azından eşyalar geldi Altan Bey. Bir sıkıntı çıkmadan ulaştılar. Güzelce de yerleştirdiler. Bu yeni çıkan şirketler gerçekten iyi hizmet veriyor. Anlaşıyorsun, evin temizliği, boyası, badanası, evin yerleşmesi falan, sana hazır içine girip oturacağın evi teslim ediyor. Biraz tuzluya mal oluyor ama olsun, rahatlık. Şimdi çocuklar küçük bebekle nasıl uğraşacak bu yorgunluğun üzerine... Elini karnında gezdirdi: - Karnım da acıktı hani... Bizim hanım döktürdü bugün. Biricik kızı, damadı, en önemlisi torunu geliyor diye. Dünden beri uyumadı yahu... Altan Bey bir kahkaha attı: - Bizimkinin de pek farkı yok Afet Hanımdan azizim. Necile de haberi aldığından beri doğru dürüst uyumuyor. Çarşılara çıkıldı, bebeğe giysiler, oyuncaklar alındı. Hazırlıklar yapıldı. Tam bu sırada garın içini çınlatan Anons duyuldu: - Lütfen Dikkat, Van-Elazığ Malatya istikametinden gelen ekspres trenimiz Haydarpaşa Garına girmek üzeredir. Trenimiz beş numaralı perona yanaşacaktır. Altan Bey heyecanla bağırdı: - Geldiler işte. Nihayet... Çok geçmeden bütün heybetiyle düdüğünü çalarak girdi tren gara. Bir anda hareketlendi ortalık. Altan Bey ve Refik Bey vagon pencerelerine bakarak koşar adımlarla yürüyorlardı ki Fazıl Sabri'nin sesi duyuldu: - Baba! Baba! - İşte oradalar. Fazıl, Fazıl... Refik Bey koşar adımlarla o tarafa doğru yöneldi. Altan Beyden birkaç yaş daha büyük olmasına rağmen ondan daha çevikti. Ama her iki dünür de birbirlerinin cüssesinde, kerli ferli adamlardı. Vuslat muhteşem oldu. Leyla mutluluk gözyaşlarına boğuldu. Fazıl Sabri ise sevinçten ve heyecandan şaşkın gibiydi. Altan Bey ve Refik Bey kızlarını oğullarını bir yana bırakmış, küçük Murat'ın başında tok sesleriyle mutluluk kahkahaları atmaya başlamışlardı. Artık herkes için yeni, farklı, geleceğe açık bir hayat başlıyordu. > DEVAMI YARIN