Sabri sabırla dinledi Sermet'i. Başını salladı: - Dur hele, gidelim benim dükkana, müşterimiz çok, elbet bir yardım eden bulunur. Paran varsa mesele yok hemşehrim, burada parayı veren düdüğü çalar. Sermet keyifle gülümsedi: - Allah senden razı olsun. Demişti İzzet Usta, iyi adamdır benim bacanak demişti... Pohpohlanmak hoşuna gitmişti Sabri'nin. Vakur bir tavırla devam etti: - Memleketliye yardım edilir. Ne iş yapacaksın burada? Sermet dudak büktü: - Bakacağız be Sabri Ağabey, her iş yaparım. Ama istediğim senin yaptığın gibi kendi işimin sahibi olmak. Ticaret, falan filan. Hele bir başımızı sokalım önce... Sabri sigarasını parmaklarının arasında yuvarladı: - İlk zamanda biraz zorluk yaşarsın. Kolay değil yeni düzen kurmak. Biz geldiğimizde çok sıkıntılı günler yaşadık. Benim hanım da çalıştı. Evlere temizliğe gitti. Laf aramızda çok iyi de para kazandı. Düşünsene, bir müddet onun kazandığıyla geçindik. Senin oğlan da bir işe girer. Bu yaşta çocukları çırak alıyorlar. Akmasa da damlıyor işte... Sermet başını salladı heyecanla: - Tabii, tabii, çalışırlar. Kadriye konuşulanları sessizce dinliyordu. Gözleri açıldı: - Harun okuyacak... Sermet öfkeyle döndü karısına: - Konuşma sen oradan, haddini bil! Ben ne dersem onu yapacak. Tutturmuş okumak diye... Sabri araya girdi: - Karın haklı Sermet... Hiç olmazsa ilkokulu bitirmesi lazım. Kanunlar böyle diyor. Yoksa başın derde girer. Hem okur hem çalışır. Sabah okula gider, öğleden sonra çalışır. Okul bitene kadar. Sermet öfkeyle karısına bakarak bir şeyler mırıldandı. Kadriye yüreğinin sıkıştığını hissediyordu. Erkekler biraz daha oturup kalktılar. Yıldız ve Kadriye ile çocuklar kalmışlardı. Kadriye çekinerek konuştu: - Size de yük olduk abla, kusura kalma... İnşallah bir yer bulurlar da hemen gideriz. Yıldız sevmişti bu sessiz siyah gözleri hüzünle bakan kadını: - A kızım, ne diye kalkıp geldiniz memleketinizden buralara? Kadriye içini çekti: - Ah abla, bana sorsalar gelir miydim? Düzenimi bozar bilinmeze atılır mıydım hiç? Ama dinleyen kim? Yıldız iki bardak çay doldurup Kadriye'nin yanına oturdu. Belli ki genç kadın çok doluydu. Yıldız çayından bir yudum içip dikkatle baktı Kadriye'ye: - Pek memnun değilsin galiba buralara geldiğine... > DEVAMI YARIN