Faruk annesinin bütün tepkilerini anlatıyordu Nihal'e. Ardından da bütün bu tepkilerin kendisi için hiçbir önem taşımadığını vurguluyor, canını sıkmamasını söylüyor, her zaman yanında olacağını üstüne basa basa belirtiyordu. Öylesine inandırıcı ve güven vericiydi ki hiç sorgulamadan inanıyordu Nihal. Zaten dinî nikahı da ona güven duyduğu için yaptırmıştı... Şimdi ise durum farklıydı. Faruk'un haberi yoktu fakat, bir can taşıyordu içinde... Dalgın gözlerini yavaşça kaldırdı. Derin bir nefes aldı. Aysel haklıydı. Mantıklı davranmak zorundaydı... *** Zekiye Hanım hizmetçisi Kevser'in getirdiği porselen çay fincanını teşekkür ederek aldı. Tam karşısında oturan Haşmet Beye yan gözle baktı. Haşmet Bey giyinmiş, tıraş olmuş, son derece bakımlı bir şekilde kahvaltısını ediyordu. Karısının bakışlarını üzerinde hissedince soru dolu gözlerle baktı onun yüzüne. Zekiye Hanım kendinden emin bir şekilde gülümsedi: - Dün Faruk'la birlikte uzun uzun konuştuk. Her şey halloldu. O kuaför yamağından kurtulduk Haşmet. Onun da aklı erdi bu işin imkansızlığına. Bugün gidip son noktayı koyacak. Haşmet Bey memnun bir tavırla arkasına yaslandı: - Senden korkulur Zekiye!.. Bunu nasıl başardın bilemiyorum... Zekiye Hanım bu sözlerden dolayı böbürlenmişti. Umursamaz bir tebessümle: - Oğlumu çok iyi tanıyorum Haşmet. Onu o kadar iyi biliyorum ki... Çayından bir yudum daha aldı ve devam etti: - Şimdi yapmamız gereken Nafiz Beylerle diyaloğu geliştirmek. Betül bu hafta sonu dönüyor Amerika'dan. Döner dönmez gidelim. Bu işi bağlayalım. Uzatmanın anlamı yok. Biliyorsun ben Fehamet Demircan'la konuştum. Ağzını aradım. Onlarda gönüllü çocukların evlenmesine. Hemen, hiç vakit kaybetmemek lazım. Haşmet Bey peçete ile hafifçe dudaklarını temizledi: - Tamam, ben Nafiz'i ararım bugün. Ben de oğlumun bir an önce yuva kurmasını istiyorum. Zekiye Hanım rahatlamıştı. Gülümsedi: - Güzel, görkemli bir düğün yaparız. Adımıza, oğlumuza yakışan bir düğün. Eee, kesenin ağzını açmaya hazırlanın Haşmet Bey! Haşmet Bey bir kahkaha attı: - Kesenin ağzı hep açık Zekiye Hanım. Kimin için kazanıyoruz bunca parayı? Sofradan kalkıp karısının yanına geldi, eğilip onun yanağına küçük bir öpücük kondurdu: - Ben gidiyorum. Bir ara Faruk uğrasın bana. Artık yeter boş dolaştığı. Mademki evlilik planları var, şirketteki konumunu belirlememiz gerekecek. Şu işlerin yükünü alsın üzerimden artık. Biz de baş başa hayatımızı yaşayalım. Zamanı geldi... Zekiye Hanım kocasını geçirmek için kalkmıştı: - Ben de Fehamet'i arayayım. Onu öğlen yemeğine davet edeyim. Birlikte hem yemek yer, hem de neler yapacağımızı konuşuruz. Haşmet Bey olumlu anlamda başını salladı: - İyi olur, istersen Yıldız Restoranda yer ayırtayım sizin için. Biliyorsun oranın yemekleri güzeldir. Şefi de tanıyorum. Hesabı benim üzerime yazdırırsın. Zekiye Hanım gülerek: - İyi olur canım... Bugün işimiz çok, dedi... Kocası arabasına binene kadar kapının önünde durdu ve ona el salladıktan sonra içeri girdi. Her şey yoluna girmiş gözüküyordu. Hemen telefona koşup önce Fehamet Hanımı ardından da kuaförünü aradı. Yoğun bir gün başlıyordu ve bir an önce hazırlanması lazımdı... > DEVAMI YARIN