Yüreğini korku kaplamıştı

A -
A +

Bahar yatağına uzanmıştı. Kitap okumaya çalışmış ama başaramamıştı. Saatler ilerledikçe merakı da fazlalaşıyor, tedirginlikler sarıyordu her yanını. Tam kalkmak üzereyken başucundaki telefonun sesiyle irkildi. Yüreği fırlayacakmış gibi atıyordu. Hemen aldı ahizeyi eline. Heyecan içindeydi: - Alo, Nejat? Sen misin? Karşı taraftan donuk bir ses duyuldu: - Benim canım. Belli oldu. Bahar nefesini tuttu: - Neresi Nejat? - Hakkari, Çukurca sınır karakolu. Bahar bir çığlık attı. Beyninden aşağıya kaynar sular dökülmüştü o anda: - İnanmıyorum Nejat, ciddi misin? Şaka yapmıyorsun değil mi? Genç adamın sesi gayet ciddiydi: - Hayır hayatım, maalesef... Keşke şaka olsaydı. Bu şartlarda seni götürmem imkânsız. Orada senin kalabileceğin bir yer yok. Ben saat sekizde otobüse biniyorum. Sabah oradayım. Geldiğim zaman etraflıca konuşuruz. Şimdi kapatmam lazım. Bahar o anda toparlandı: - Tamam canım, sakın canını sıkma. İnşallah bu da gelip geçecek. Ben seni ömrümün sonuna kadar beklerim. Sakın üzülme... Telefonu kapattıktan sonra elleriyle yüzünü kapatarak ağlamaya başladı. Vatanın her köşesi kutsaldı muhakkak. Bu şerefli görevi nerede olursa olsun yapacaktı sevdiği adam. Onun sıkıntısı koskoca on beş ay daha ondan uzak olmaktı. Kendine bunu telkin ediyordu. Ama yüreğini korku da kaplamıştı. Oraların çok karışık ve tehlikeli olduğunu artık sokaktaki çocuk dahi biliyordu. - Allah'ım sen koru onu, başına bir şey gelmesin ne olur... Ona bir şey olursa ben ne yaparım? Nasıl yaşarım? Daha biz sevgimizi yaşama zamanını bile bulamadık. Hayallerimiz var, arzularımız var... Kocamı bana bağışla Allah'ım... Dudakları titriyordu. Ne yapacağını bilemeden ayağa kalktı. İçindeki derdini paylaşacak kimse yoktu evde. Kendisini yapayalnız hissetti. Üzerine bir kazak giyerek salona geldi. Kamuran Hanım her zamanki gibi kitabını almış, koltuğunda oturuyordu. Hiçbir şey söylemeden koltuklardan birine oturdu. Televizyonun kumandasını alıp kanallar arasında gezinmeye başladı. Kamuran Hanım yan gözle izliyordu kızını. Onun sapsarı olmuş yüzünden işlerin iyi gitmediğini anlamıştı. Garip bir sevinç duydu içten içe. Bahar on dakika oturabildi. - Ben Özlem'e gidiyorum, bu gece orada kalırım... diyerek ayağa kalktı. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.