"Yuvadan çocuk almak uzun iş!.."

A -
A +

Sermet'in gözleri parladı Turgut'tan para lafını duyunca: - Nasıl olacak bu iş? - Evlat edinmek isteyen aileler tanıyorum. Zengin insanlar. İyi bir para karşılığı anlaşabilirsin. Yardımcı olurum. Çocuk hasretiyle yanıp tutuşuyorlar. Hem çocuklar rahat eder, sıcak bir yuvaları olur, hem de sen birkaç kuruş kazanırsın. Sermet keyifle gülümsedi arkasına yaslanmadan önce. Bu fikir çok ama çok hoşuna gitmişti. *** Turgut ve Sermet taksiden inip yol üzerindeki kafeteryaya peş peşe girdiler. Turgut bakışlarını masalarda gezdirdikten sonra dip tarafta oturan otuz beş yaşlarındaki uzun boylu, gözlüklü, siyah saçlı ve takım elbiseli adamı görünce gülümseyerek o tarafa doğru hareketlendi. Adamın karşısına geçip elini uzattı: - Faruk Bey? Genç adam hemen ayağa kalktı: - Benim. Siz de Turgut Bey olmalısınız. Turgut teklifsizce sandalyelerden birini çekip adamın karşısına oturdu. Sermet'e de yanındaki sandalyeyi işaret etti: - Gel birader. Sana bahsettiğim bey bu. Faruk Ünal. Turgut, sigara paketini çıkartıp masanın üzerine bıraktı: - Hemen konuya gireceğiz. Meseleyi biliyorsunuz. Çocuklar bu arkadaşın. Bakacak durumda değil. Siz almazsanız yuvaya verecek. Ama yuvadan çocuk almak uzun iş biliyorsunuz. Çok fazla prosedürü var. Böylesi hem sizin için, hem de çocuklar için daha iyi. Aracı olan arkadaş anlatmıştır durumu. Faruk Bey şüpheli bakışlarla süzüyordu karşısındaki iki adamı: - Nüfus kağıdı var mı? Turgut elini kaldırdı: - Her şey var. İki kardeş bunlar... Faruk Bey kaşlarını kaldırdı: - Biz tek bir tane alacağız. Mümkünse kız olanı... Eşim kız çocuk istiyor. Turgut dudak büktü: - O zaman konuştuğumuz paradan daha fazla olur. İki kardeşi ayırmak vicdana sığmıyor. Faruk gözlerini kısarak baktı adamın yüzüne: - Vicdan mı? Bunu siz mi söylüyorsunuz? Turgut onun sözlerindeki imayı anlamış ama anlamazlıktan gelmişti. "Tercih sizin" diye mırıldandı. Faruk Bey yutkundu. Bu adamlara vicdan dersi vermek niyetinde değildi: - Kaç yaşındaydı kız? Sermet ilk defa lafa karıştı: - Altının içinde... Faruk Bey arkasına yaslandı: - Anneleri yok mu? Sermet öfkeyle kıstı gözlerini. Sert bir sesle bağırdı: - Yok! Ben varım, ben de babasıyım. Faruk Bey daha fazla üstelerse eline geçen bu fırsatı kaçırmaktan korkuyordu. - Yarın eve bekleyeceğim sizi. Eşim de görmek ister. Mümkünse çocuğu da getirin. Ne kadar istiyorsanız vereceğim. Başka bir şey var mı? Turgut ve Sermet memnun bir şekilde gülümsediler. Bu işten oldukça kazançlı çıkacaklarına inanıyorlardı. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.