Yüzü sapsarıydı delikanlının!.. -13-

A -
A +

Okul binasına girdikleri zaman karşıdan koşar adımlarla Arzu'nun geldiğini gördüler. Genç kız yanlarına vardığı zaman nefes nefeseydi: - Aşkolsun yani size, nerdesiniz be kızım? Bütün okulu altüst ettim, şimdi de eve telefon ediyordum. Gelmedin sandım bugün. Serdar nasıl oldu? Dün telefonda söylediğin zaman bayağı üzüldüm. - Yatıyor Arzu. Babam sanırım bugün ele alacak kendisini. Arzu, Tarık'a döndü: - Ferit amca harika bir doktordur, bir günde ayağa kaldırır onu. Üç arkadaş konuşa konuşa sınıflarına doğru ilerlediler. Dersin başlamasına on dakika kalmıştı. *** Nevin hanım elindeki sürahiden kalın camlı bardağa su doldururken yan gözle de yataktaki oğluna baktı. Alnında boncuk boncuk ter damlacıkları belirmişti Serdar'ın. Hemen yanıbaşındaki komodinin üzerindeki kağıt mendili alıp sildi usulca. Serdar bu hafif ama şefkat dolu temas üzerine gözlerini araladı: - Anneciğim, burada mısın? - Buradayım oğlum, nasılsın? Azıcık olsun iyi değil misin? Serdar hafifçe hareketlendi yatağında. Vücudunu biraz yukarı doğru çekti: - İyiyim galiba, düne nazaran daha iyiyim anne. Terlemişim... Nevin hanım yatağın kenarına oturdu: - Ateşin düşüyor herhalde Serdar'ım. Nerede üşüttün ki böyle?.. Üzerinize doğru dürüst bir şeyler giymiyorsunuz, hastahanede oradan oraya koştururken üşüyorsun farkında olmadan. Sonra da acısı böyle çıkıyor işte. Neyse, baban bugün gereken ilaçları getirecek. Durakladı, daha bir dikkatli baktı oğluna. Delikanlının yüzü sapsarıydı, gözlerinin altı çökmüştü. - Birazcık bir şeyler yesen oğlum, sabah kahvaltı falan yapmadın, biraz çorba ısıtayım, ister misin? Mis gibi domates çorbası yaptım, taze taze içer misin? Genç adam annesinin çırpınışına sevgiyle baktı, onu daha fazla üzmenin bir anlamı olmadığını düşünerek: - İçeyim anne biraz, taze ekmek varsa, bir dilim de ekmek isterim yanında. Nevin hanım sevinçle koştu mutfağa. Ocaktaki tencereden üç kepçe çorba doldurdu bir kaseye. Çok koymuştu, çünkü ne kadar yerse o kadar iyiydi. Hemen sabah ekmeğinden de iki dilim kesti. Tepsinin içine yerleştirip yine, geldiği gibi koşar adımlarla oğlunun odasına geldi. Serdar yeniden gözlerini kapatmıştı. - Oğlum, yemeğini getirdim. Uyudun mu yoksa? Güçlükle açtı gözlerini delikanlı: - Yok anne, uyumadım. - Hadi yavrum, biraz kalk, öne doğru gel... Serdar gayretle annesinin dediklerini yaptı. Birkaç lokma aldıktan sonra içinin bulandığını hissetti ama annesine belli etmedi. Onun üzülmesini istemiyordu. Fakat bir süre sonra daha fazla kendisini zorlayamacağını anladı. Yalvarırcasına baktı annesine: - Anam, doydum ben, daha fazla yiyemeyeceğim. - Ama oğlum, daha yarısını bile içmedin çorbanın, ekmek istedin ama bir lokma almadın. Serdar başını salladı: - Biliyorum anam ama biraz sonra ne olur, birden bire içim kaldırmadı. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.