Ve yıllar sonra... Üniversitenin bahçesinde küçük gruplar halinde bulunan öğrenciler ders saatinin başlamasını bekliyorlardı. Nalan arkadaşlarının kendisine yaptıkları iltifatlardan bunalmış gibiydi. Saçlarını yeni kestirmişti. Ortadan uzun sayılabilecek boyu, kısa kesilmiş siyah saçları ve maviye çalan gri gözleri ile oldukça güzel bir kızdı. Çevresinde birikmiş olan delikanlılar durmadan iltifat üzerine iltifat yağdırıyorlardı. Sonunda dayanamadı: - Ay yeter çocuklar... Haydi okula... Bilseydim kestirmezdim saçlarımı. Bunalttınız beni... Hepsi gülüştüler. Hep birlikte büyük binaya doğru yürümeye başladılar. Nalan'ın yanına yaklaşan en iyi arkadaşı Hacer genç kızın kulağına eğildi: - Yeni gelen asistanı gördün mü? Ay çok yakışıklı bir çocuk... Nalan omuz silkti: - Allah sahibine bağışlasın... İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi ikinci sınıf öğrencisiydi Nalan. Üniversiteyi kazandığı zaman sevincinden havalara zıplamış, canından çok sevdiği annesini kucakladığı gibi odanın içinde fırıldak gibi döndürmüştü. Son derece olgun bir kızdı. Bütün hayatını okuluna vakfetmiş gibiydi. Derslerinden başka hiçbir şey düşünmezdi. Başarılı bir ilköğretim ve lise hayatından sonra üniversitede de başarılı bir talebeydi. Hacer arkadaşının yeni gelen asistanla ilgilenmemesi karşısında hayal kırıklığına uğramış gibi dudak büktü: - Hafta sonunda geliyorsun değil mi? Başını iki yana salladı Nalan: - Bir yere gelemem Hacer. Ders çalışmam lazım. İnorganik kimya imtihanı var biliyorsun. Hacer muzip bir şekilde gülümsedi: - Yeni gelen de inorganik kimya asistanı... Nalan gülmekten kendini alamadı: - Ne yapayım yani? Hacer omuzlarını kaldırdı: - Hiiiç, ne bileyim, öylesine söyledim işte. Laboratuvara giriyormuş. Az sonra göreceksin anlayacağın... İki kız hızlı adımlarla fakülte binasına girdiler. İnorganik Kimya laboratuvarının önüne geldikleri zaman ders başlamak üzereydi. Hemen yerlerine geçtiler. Beyaz önlüklerini giydiler. Nalan bir yandan kitabını karıştırıyor, bugün yapacakları deneyler hakkında ön bilgi edinmeye çalışıyordu. Birkaç dakika sonra laboratuvarın kapısı açıldı ve içeriye uzun boylu, siyah saçlı, gerçekten oldukça yakışıklı bir genç adam girdi. Ciddi bir ifade vardı yüzünde. İnsanın konuşmaya çekineceği bir tipti. Sert yüz hatları; özellikle yeşil gözleriyle etrafa bakışları karşısındaki insanı etkiliyordu. - Merhaba arkadaşlar. Benim adım Ahmet Nejat Demir. Yeni laboratuvar asistanınızım. Talebeler arasından bir uğultu yükseldi. Ahmet Nejat etrafına göz gezdirdi: - Bugün atomun elektron yapısı konusunda bazı deneylerimiz olacak. Biraz sonra herkes dikkatle yeni asistanı dinlemeye başlamıştı. Tane tane konuşuyor, iyice anlaşıldığından emin olmadan başka bir bilgiye geçmiyordu. Nalan etkilenmişti bu genç adamdan. Dikkatle onun yüzüne bakıyor, yüz hatlarını, ses tonunu inceliyordu. Dersin nasıl geçtiğini anlamamıştı bile. > DEVAMI YARIN