Yüzünde suçluluk ifadesi hakimdi!.. -76-

A -
A +

Saliha biraz tedirgin bir gözle süzdü onu. Sonra bir şey demeden salona yürüdü. Kapıda bekliyordu Orhan. - Sizi görmek isteyen bir bey geldi beyefendi. Kapıda bekliyor. Enver bey hayretle baktı: - Beni mi? Kimmiş? Omuzlarını kaldırdı Saliha: - Ne bileyim ben, eski bir tanıdığıyım dedi. - Allah Allah, diye söylenerek kalktı yerinden yaşlı adam. Dışarı çıktı. Sokak kapısının önüne geldiği zaman yüzünde merak ifadesi vardı. - Buyurun, ben Enver Demir. Orhan onun yaşlandığını fark etti. Yüzünde kırışıklar dolmuştu. Acı bir gülümseme ile baktı: - Merhaba Enver bey, beni tanıdınız mı? Yaşlı adam biraz daha dikkatle süzdü onu. Yüzü yabancı değildi. Dudaklarını büzerek başını iki yana salladı, dudaklarını büzdü. Biraz tedirgin bir sesle: - Çıkartamadım, dedi usulca. Orhan derin bir nefes aldı: - Ben Orhan, Enver bey. Hayatını mahvettiğiniz damadınız Orhan.. Enver bey dehşetle açtı gözlerini. Bir adım geri çekildi. - Sen ha? Ne hakla evime geliyorsun? - Oğlum için Enver bey. Onu buldum. Benden yıllar önce bucak bucak kaçırdığınız oğlumu buldum. Artık saklanamayacaksınız. Şimdi bırakın, iki medeni insan gibi konuşalım. Benim size karşı bir kinim yok. Buraya biricik evladım için geldim. Başka bir istediğim yok. Enver bey telaşla etrafına bakındı. Yüzünde suçluluk ifadesi hakimdi. Ne diyeceğini bilemedi. Birazdan Emre Can gelecekti. Onun bu adamı görmesini istemiyordu. İster istemez kenara çekildi. Orhan içeri girdi. Bir müddet konuşmadılar. Herkes birbirinin ne diyeceğini gergin bir şekilde bekliyor gibiydi. Olcay hanım onun kim olduğunu öğrenince gayri ihtiyari televizyonu kapatmiş, dehşet içinde bir kocasına bir de Orhan'a bakıyordu. Sonunda Enver bey adeta yalvarırcasına sordu: - Ne istiyorsun? Orhan sakin olmaya gayret ediyordu. Karşısında duran insanlar, saçma bir öfke ve kin yüzünden yıllarını mahveden kimselerdi. Nasıl davranacağını bilemiyor, ne diyeceğinı kestiremiyordu. - Ne istediğimi biliyorsunuz Enver bey. Garip, beklenmedik bir rastlantı benim karşıma oğlumu çıkarttı. Sizi çok aradım. Bana söz vermiştiniz. Ama oğlumu kaçırdınız benden. - Ben hiçbir söz vermedim sana. Orhan acı bir şekilde gülümsedi: - Peki. Öyle olsun. Ama dediğim gibi bir tesadüf oğlumu bana getirdi. O hiçbir şey bilmiyor. Babasını sorduğum zaman öldüğünü söyledi. Demek ki bu şekilde oğlumu kandırdınız. Şimdi sizden artık bütün bu olanları bir kenara bırakıp gerçeği sizin oğluma anlatmanızı istiyorum. Yoksa bu işi ben yapacağım!.. Adeta inledi Enver bey. Yardım istermiş gibi karısına baktı. Olcay hanımın gözleri dehşetle büyümüştü. - Olmaz, olmaz öyle şey, diye yutkundu yaşlı adam. - Bunu benden isteyemezsin, diye soludu. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.